Esma'ül Hüsna ile ilgili en detaylı bilgi kaynağı…
ES-SABÛR: Asilerden intikam almada acele etmeyen, cezalandırmayı belli bir müddet tehir eden, İmhal edip geciktiren, mühlet veren ama ihmal etmeyen de diyebiliriz…
Ayetleri yorumsuz ve olduğu gibi vermek aslında en doğru yoldur. Küçük cümlelerle bile olsa fazla yorum yapmayacağız. İşte sabırla ilgili Allah’ın buyurdukları ve bize ve herkese tavsiye edilen sabır:
“Sabrederek ve namaz kılarak (Allah’tan) yardım dileyin. Şüphesiz namaz, Allah’a derinden saygı duyanlardan başkasına ağır gelir.”(Bakara, 2.45)
“Ey iman edenler! Sabrederek ve namaz kılarak Allah’tan yardım dileyin. Şüphe yok ki, Allah sabredenlerle beraberdir.”(Bakara, 2:153)
Tâlût’un askerleri, Câlût ve askerleriyle karşı karşıya gelince şöyle dua edip yalvarmışlardı:
“Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı sağlam bastır ve şu kâfir kavme karşı bize yardım et.”(Bakara, 2: 250)
Ne çok düşmanımız ve kıskananlarımız var:
“Size bir iyilik dokunursa, bu onları üzer. Başınıza bir kötülük gelse, ona sevinirler. Eğer siz sabırlı olur, Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız, onların hileleri size hiçbir zarar vermez. Çünkü Allah onların işlediklerini kuşatmıştır.”(ÂI-i imran, 3.120)
“Evet, sabrettiğiniz ve Allah’a karşı gelmekten sakındığınız takdirde; onlar ansızın üzerinize gelseler bile Rabbiniz nişanlı beş bin melekle size yardım eder.”(ÂI-i imran, 3.125)
“Andolsun, mallarınız ve canlarınız konusunda imtihana çekileceksiniz. Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve Allah’a ortak koşanlardan üzücü birçok söz işiteceksiniz.Eğer sabreder ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız bilin ki, bunlar (yapmaya değer) azmi gerektiren işlerdendir.” (Âl-i imran, 3.186)
“Ey iman edenler! Sabredin. Sabır yarışında düşmanlarınızı geçin. (Cihat için) hazırlıklı ve uyanık olun ve Allah’a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz.” (Âl-i İmran, 3.200)
Sabır, öfkeyi yenen ve getireceği zararları önleyip tatlı sonuçlar doğuran bir tedbir ve acı bir ilaç. Aynı zamanda önemli bir kurtuluş yolu. Başınıza gelen bela ve musibetler ve bilumum sıkıntılara karşı Allah’ın öğrettiği şekilde şöyle dua edin:
“… Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır ve Müslüman olarak bizim canımızı al.”(A’raf, 7.126)
Hizmette başarı ve yeryüzünün mirasçıları ve iman ve Kuran hizmetinin gerçek sahipleri olmak, aleme huzur dağıtmak; muttakilerden olmak istiyorsanız sabredin ve Hz. Musa’nın tavsiye ettiği gibi, sadece Allah’tan yardım isteyip sabredin:
“Mûsâ, kavmine, “Allah’tan yardım isteyin ve sabredin. Şüphesiz yeryüzü Allah’ındır. Ona, kullarından dilediğini mirasçı kılar. Sonuç Allah’a karşı gelmekten sakınanlarındır” dedi.” (A’raf, 7.128)
İşte geçmişten günümüze Müminlerin, olması gereken en büyük özellikleri:
“Allah’a ve Resulüne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz ve gücünüz, devletiniz elden gider. Sabırlı olun. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.”(Enfal, 8:46)
“Sabret! Çünkü, Allah iyilik edenlerin mükâfatını zayi etmez.” (Hûd, 11.115)
Yalana çocuklarınız olsa ve kıskançlıkları yüzünden kardeşlerinin öldürüp sonra size gelseler, aldatamaya kalksalar ve siz durumu bilseniz ama söyleyemeseniz ne yaparsınız? Hz. Yakub’un derdi de işte bu idi. Yusuf’un kan bulaştırdıkları sapa sağlam gömleğini babalarına getirip “Baba, Yusuf’u kurt yedi” dediler. Babaları ise ıstırabını sadece Allah’a açıp şöyle dedi:
“Artık bana düşen, güzel bir sabırdır. Anlattıklarınıza karşı yardımı istenilecek de ancak Allah’tır.”(Yusuf, 12:18)
“Onlar, Rablerinin rızasına ermek için sabreden, namazı dosdoğru kılan, kendilerine verdiğimiz rızık- lardan gizli olarak ve açıktan Allah için harcayan ve kötülüğü iyilikle ortadan kaldıranlardır. İşte bunlar için dünya yurdunun iyi sonucu vardır.”(Ra’d, 13.22)
Peki ya cennetin kapılarında sizi karşılayan melekler ne diyecekler, biliyor musunuz?
“Sabretmenize karşılık selâm sîzlere. Dünya yurdunun sonucu (olan cennet) ne güzeldir!” (Ra’d, 13.24)
“Onlar, sabreden ve yalnız Rablerine tevekkül edan kimselerdir.”(Nahl, 16.42)
Sabredenlere verilecek olan mükafatlar bitmek tükenmek bilmiyor, ardı arkası kesilmiyor… Kim bilir neler verilecek. .. En güzeliyle ödüllendirme:
“Sizin yanınızdaki tükenir, Allah katında olan ise kalıcıdır. Elbette sabredenlere, yapmakta olduklarının en güzeliyle mükâfatlarını vereceğiz.”(Nahl, 16:96)
“Sabretmiş olmaları sebebiyle, bugün ben onları mükâfatlandırdım. Şüphesiz onlar başarıya erenlerin ta kendileridir.”(Mü’minun, 23:111)
“İşte onlar, sabretmelerine karşılık cennetin yüksek makamlarıyla mükâfatlandırılacaklar ve orada esenlik dileği ve selâmla karşılanacaklardır.” (Furkan,25.75)
“İşte onların, sabredip kötülüğü iyilikle savmaları ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden Allah yolunda harcamaları karşılığında, mükâfatları kendilerine iki kez verilecektir.” (Kasas,28:54)
“Sonra şüphesiz ki Rabbin, eziyete uğratıldıktan sonra hicret eden, sonra Allah yolunda cihad edip sabreden kimselerin yanındadır. Şüphesiz Rabbin bundan sonra da çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (Nahl, 16:110)
“Sabret! Senin sabrın ancak Allah’ın yardımı iledir. Onlardan yana üzülme. Tuzak kurmalarından dolayı da sıkıntıya düşme.” (Nahl, 16:127)
Büyük zannettiğiniz ve kimselere, zenginlere, malını nereden kazanıp nereye harcadıklarınızı bilmeyenlere bakıp özenmeyin; zayıf gibi görünen ama aslında çok güçlü “Mûsâ, kavmine, “Allah’tan yardım isteyin ve sabredin. Şüphesiz yeryüzü Allah’ındır. Ona, kullarından dilediğini mirasçı kılar. Sonuç Allah’a karşı gelmekten sakınanlarındır” dedi.” (A’raf, 7.128)
İşte geçmişten günümüze Müminlerin, olması gereken en büyük özellikleri:
“Allah’a ve Resulüne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz ve gücünüz, devletiniz elden gider. Sabırlı olun. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.”(Enfal, 8:46)
“Sabret! Çünkü, Allah iyilik edenlerin mükâfatını zayi etmez.” (Hûd, 11.115)
Yalancı çocuklarınız olsa ve kıskançlıkları yüzünden kardeşlerinin öldürüp sonra size gelseler, aldatamaya kalksalar ve siz durumu bilseniz ama söyleyemeseniz ne yaparsınız? Hz. Yakub’un derdi de işte bu idi. Yusuf’un kan bulaştırdıkları sapa sağlam gömleğini babalarına getirip “Baba, Yusuf’u kurt yedi” dediler. Babaları ise ıstırabını sadece Allah’a açıp şöyle dedi:
“Artık bana düşen, güzel bir sabırdır. Anlattıklarınıza karşı yardımı istenilecek de ancak Allah’tır.”(Yusuf, 12:18)
“Onlar, Rablerinin rızasına ermek için sabreden, namazı dosdoğru kılan, kendilerine verdiğimiz rızık- lardan gizli olarak ve açıktan Allah için harcayan ve kötülüğü iyilikle ortadan kaldıranlardır. İşte bunlar için dünya yurdunun iyi sonucu vardır.”(Ra’d, 13.22) Peki ya cennetin kapılarında sizi karşılayan melekler ne diyecekler, biliyor musunuz?
“Sabretmenize karşılık selâm sîzlere. Dünya yurdunun sonucu (olan cennet) ne güzeldir!” (Ra’d, 13.24)
“Onlar, sabreden ve yalnız Rablerine tevekkül eden kimselerdir.”(Nahl, 16.42)
Sabredenlere verilecek olan mükafatlar bitmek tükenmek bilmiyor, ardı arkası kesilmiyor… Kim bilir neler verilecek… En güzeliyle ödüllendirme:
“Sizin yanınızdaki tükenir, Allah katında olan ise kalıcıdır. Elbette sabredenlere, yapmakta olduklarının en güzeliyle mükâfatlarını vereceğiz.” (Nahl, 16:96)
“Sabretmiş olmaları sebebiyle, bugün ben onları mükâfatlandırdım. Şüphesiz onlar başarıya erenlerin ta kendileridir.”(Mü’minun, 23:111)
“İşte onlar, sabretmelerine karşılık cennetin yüksek makamlarıyla mükâfatlandırılacaklar ve orada esenlik dileği ve selâmla karşılanacaklardır.” (Furkan,25.75)
“İşte onların, sabredip kötülüğü iyilikle savmaları ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden Allah yolunda harcamaları karşılığında, mükâfatları kendilerine iki kez verilecektir.” (Kasas,28: 54)
“Sonra şüphesiz ki Rabbin, eziyete uğratıldıktan sonra hicret eden, sonra Allah yolunda cihad edip sabreden kimselerin yanındadır. Şüphesiz Rabbin bundan sonra da çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (Nahl, 16:110)
“Sabret! Senin sabrın ancak Allah’ın yardımı iledir. Onlardan yana üzülme. Tuzak kurmalarından dolayı da sıkıntıya düşme.” (Nahl, 16:127)
Büyük zannettiğiniz ve kimselere, zenginlere, malını nereden kazanıp nereye harcadıklarınızı bilmeyenlere bakıp özenmeyin; zayıf gibi görünen ama aslında çok güçlü olan ve Rablerine bel bağlamış, haramı helali bilen, yüzü yerde, alnı secdede olan kimselerle beraber olun. Çünkü ilahi emir böyle:
“Sabah akşam Rablerine, O’nun rızasını dileyerek dua edenlerle birlikte sabret. Dünya hayatının ziynetini arzu edip de gözlerini onlardan ayırma. Kalbini bizi anmaktan gafil kıldığımız, boş arzularına uymuş ve işi hep aşırılık olmuş kimselere boyun eğme.”(Kehf,18.28)
“O hâlde, onların söylediklerine sabret ve güneşin doğuşundan ve batışından önce Rabbini hamd ile tespih et. Gece vakitlerinde ve gündüzün uçlarında da tespih et ki hoşnut olasın.” (Tâhâ, 20:130)
En ağır imtihanlar şüphesiz peygamberlere olmuş. Biz de ucundan kıyısından deneniyoruz ama onların ki kadar çetin değil, hele geçmiş milletler kadar hiç değil:
“Senden önce gönderdiğimiz bütün peygamberler de şüphesiz yemek yerler, çarşıda pazarda gezerlerdi. (Ey insanlar!) Sizi birbiriniz için imtihan aracı kıldık. (Bakalım) sabredecek misiniz? Rabbin, hakkıyla görendir.”(Furkan, 25:20)
“Onlar, sabreden ve yalnız Rablerine tevekkül eden kimselerdir.” (Ankebût, 29.59)
“Sabret. Şüphesiz, Allah’ın va’di gerçektir. Kesin imana sahip olmayanlar sakın seni gevşekliğe (ve tedirginliğe) sürüklemesinler.” (Rum, 30:60)
Hz. Lokman gibi, çocuklarınıza namazı, iyiliği emretmeyi, kötülükten sakındırmayı ve başına gelebileceklere karşı sabırlı olmayı tavsiye edin ve ancak bu tür şeylerin onu büyük adam yapacağını telkin edin:
“Yavrum! Namazı dosdoğru kıl. İyiliği emret. Kötülükten alıkoy. Başına gelen musibetlere karşı sabırlı ol. Çünkü bunlar kesin olarak emredilmiş işlerdendir.”(Lokman, 31.17)
“Her kim de sabreder ve bağışlarsa, işte bu elbette azmedilecek işlerdendîr.”(Şûra, 42:43)
Başımıza gelen işlere sabretmek bir görev ve olgunluk olduğu gibi, hepten hatasız olmayacağımız duygusu ve düşüncesiyle tevbe istiğfar etmeyi de ihmal etmeyelim. Peygamberimizin ne günahı vardı ki, böyle yapması ona Allah (c.c) tarafından tavsiye ediliyordu. Bir de sabah akşam onu teşbih edelim, namaz kılalım ve dua edelim:
“Ey Muhammed! Sabret. Allah’ın va’di şüphesiz gerçektir. Günahının bağışlanmasını iste. Akşam sabah Rabbini hamd ederek tespih et!”(Mü’min, 40:55)
“O hâlde onların söylediklerine sabret ve güneşin doğuşundan önce de, batışından önce de Rabbini hamd ederek tespih et.” (Kaf, 50:39)
“(Ey Muhammed!) Sen güzel bir şekilde sabret.” (Mearic, 70: 5)
“Rabbinin rızasına ermek için sabret.” (Müddessir, 74: 7)
“Sabretmelerine karşılık da onları cennet ve ipekten giysilerle mükâfatlandırır.”(İnsan, 76.12)
“Sonra da iman edenlerden olup birbirine sabrı tavsiye edenlerden, birbirine merhameti tavsiye edenlerden olanlar var ya, işte onlar Ahiret mutluluğuna erenlerdir.”(Beled, 90:17-18)
“Ancak, iman edip de sâlih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler, birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka (Onlar ziyanda değillerdir).” (Asr, 103:3) Sabrın her mümine lazım bir esas olduğu açık ve mutlaka uyulması gereken bir kural olduğunu ayetlerle iyice görüp anladık. Onsuz olmaz ve olması da mümkün değil.
Eğer sabredersek, cennet, rızayı ilahi, sayısız mükafatlar ve varsa ve cenabı hakkın rızasını kazanacaksak ki, öyle vaatler aldık. Aksini düşününce de kaybedeceğimizi anlamalıyız…
Bu adın harfleri arasında Allah’ın azametli adının harflerinden biri vardır. Bu adın vekili ve hizmet meleği Hz. (Hehyail)dir. Ve emrinde 4 komutan melek bulunmaktadır. Bu dört meleğin her bir emrinde de (298) şer melekten meydana getirilmiş birliklerden (298)şer birliği komuta etmekte oldukları kıtalar vardır.
Bu adın hizmet meleğini çağırmak isteyen bir kimse, bu meleğin adını çokça anıp aşağıdaki duayı okumalıdır.
Duanın okunuşu:
“Yâ Sabûr! Ente-Ilezi atayte külle şey’in hilyeten sümme he- deytehü, ve ente-llezi ahyeyte kalbe mühibbeke bi nuril vahdeti ve-ttevhidi sümme allemtehü evvele küllü zahirin ve ahirin, küllü satirin tercaü ileykel umûri vel emlâkü bade fenâil melâk, ve tüdebbirül umuru ila gayatiha ale-rreşadi ve-ssedadi min gayri irşadin, ve sahihül isti’dadi li tahammülü islahi ila daril meadi ellezi la tühammilükel acelete ala büluğıl müna kable evanihi vela türettibü emren kable zemanihi ve mekânihi, es’elüke bi izzi memleketüke ve sübühati vechike ve zilli arşike ve serâdikâti kudsike en tec’al düai makbulen ve nidâi müs- tecaben ve cevabi mebzulen ve en tec’alni hadiyen mehdiyyen ve ala sıratike müsteviyyen yâ Rabbel Alemin…”
Övülmeye layık olan bu büyük ve güzel adı çokça anan kimselerin başlarına bir bela e musibet geldiği takdirde Hak Teala onların rızkını artırmak suretiyle teselli etmiş olur. Bu gibi kimseler yaptıkları işlerini tamamlamadan bırakmazlar ve çalışmaktan usanç duymazlar.
Bu adın dörtlü vıfkı sabit bir bircun göründüğü vakitte yazılıp üzerlerinde taşındığı takdirde bunu taşıyanlara büyük yarar sağlar. Bu adın dörtlü vıfkı sabit bir burcun göründüğü vakitte yazılıp üzerlerinde taşındığı takdirde bunu taşıyanlara büyük yarar sağlar.
Bu adın sayıca kıymeti 298’dir. Dikdörtgen veçift bir sayıdır parçası 152 eksik bir tekden meydana gelmiş. Ve Allah’ın Safiy adının işaretidir.
Cennet ehlinin keder ve hüzünlerini üzerlerinden silecek olan bu şerefli adlara bak! Cennet ehli diyor ki “Allah’a hamdü sena olsun ki, Rabbimize şükrederiz. O affedicidir.”
Buradaki mührün sırrına dikkat ediniz. İsimleri remizleri anla-maya çalışınız. Bu hâzineyi korumalısınız.
İnancımızı düzeltmelisiniz. Ancak böyle murada erebilirsiniz. Bu adların her birinin gizli ve özel bir manası vardır. Ancak uzun süre riyazat ve ibadetle mümkün olur.
Bu adın vıfkı aşağıdadır.
ES-SABÛR isminin zikri (298) adettir. Zikir saati Güneş; zikir günü Pazar’dır.
ES-SABÛR isminin zikriyle hem dünya, hem ahiret mutluluğu niyet edilmeli ve esas maksat yapılmalıdır. Çünkü bereketi her iki cihan için de yeterlidir. Ahiret kazancı için zikredildiği takdirde, saat ve sayı sınırlamasına gerek yoktur. Ne kadar çok zikredilirse o kadar fazla sevap ve kazanç elde edilir.
1. Gün doğmadan önce (100) kere zikreden kimse Allah tarafından korunur ve başına bela ve musibet gelmez.
2. Her gün sabah (298) defa zikreden, himaye-i ilahiye mazhar olur ve sıkıntı verecek bir şey gelmez.
3. Her gün (296) kere zikreden sabr-ı cemil sahibi olur; iki cihanda da mesut ve bahtiyar olur.
4. Vücudunda bir rahatsızlık olan kimse, yürekten (33) kere “YÂ SABÛR” dese, şifa bulur.
Hadis-i şerifte “Sabreden zafere ulaşır” denilmiştir ki, bu da bize sabrın ne kadar önemli bir şey olduğunu göstermektedir.
Hangi konularda sabretmek gerektiği ise çoğumuz tarafından bilinmeden bazen sabrı hoş görmez, itiraz ederiz. Üç konuda sabır önemli ve zorunludur:
1. iman ve ibadetlerde ısrar etme konusunda
2. Günaha girmemeye ısrar etme konusunda
3. Başımıza gelen belâ ve musibetlere dayanma gücümüzü yitirmeme konusunda.
Sabretmeyen insan, kısa zamanda dayanma gücünü yitirir ve kendi kendini mahveder, etkisiz hale getirir. Geçmişten günümüze kadar bütün büyükler sabırla büyümüşler ve sabrın neticesinde faydalı eserler vermişlerdir. Bunun için başımıza gelen olayların nereden, nasıl ve ne maksatla geldiklerini bilmek önemlidir. Kuran-ı Kerimde:“Yemin olsun ki sizi korku, açlık; mallardan, canlardan, meyvelerden eksiltme türünden bir şeyle mutlaka imtihan edeceğiz. Sabredenlere müjdele. Onlara bir musibet/ıstırap gelip çattığında şöyle derler: “Biz Allah içiniz ve sonunda O’na dönüp gideceğiz.”(Bakara, 2:155-156)
Sonunda O’na dönüp gideceğimize göre, varınca bizi kötü sürprizlerin ve utandırıcı, hususların beklememesi için, henüz burada vaktimiz varken gereği gibi inanmak ve davranmak, doğrusu en sağlıklı yol olacaktır.
“Ey iman edenler! Sabrederek ve namaz kılarak Allah’tan yardım dileyin. Şüphe yok ki, Allah sabredenlerle beraberdir.”[Bakara, 2:153)
Allah sabredenlerle beraber olduğuna göre, sabretme- yenlerle değildir ve onlar yalnız başına kalmışlardır. İnsana bundan daha kötü bir ceza verilemez..! Bu nedenle olgunlaşmak için sabra ihtiyacımız var. Bir atasözümüzde “sabırla koruk helva olur”yani tatlanıp üzüm olur denilmektedir.
Sabır insanı da olgunluğa ulaştırır ve yüzyıllar sonra bile dua ve rahmetle andırır. Allah ise hepimizden, herkesten ve her şeyden daha sabırlıdır. Eğer O bize sabretmeseydi, şimdiye kadar hiçbir canlı hayatta kalamazdı…