Esma'ül Hüsna ile ilgili en detaylı bilgi kaynağı…
EN-NÛR: Körlüğü olanları nuruyla görür kılan, dalâlette olanları da hidayetiyle irşat eden; bütün âlemleri nuruyla aydınlatan, ışıtan demektir. Nur aynı zamanda ışık demektir. Kainatın ışığını yakan ve aydınlatan Allah’tır ve o ışık Allah’tan, Allah’ın nurundandır.
“O, güneşi bir ışık (kaynağı), ayı da (geceleyin) bir aydınlık (kaynağı) kılan, yılların sayısını ve hesabı bilmeniz için ona menziller takdir edendir. Allah, bunları (boş yere değil) ancak gerçek ile (hikmeti gereğince) yaratmıştır. O, âyetlerini, bilen bir topluma ayrı ayrı açıklamaktadır.”(Yunus, 10.5)
“Onların durumu, (geceleyin) ateş yakan kimsenin durumuna benzer: Ateş tam çevresini aydınlattığı sırada Allah ışıklarını yok ediverir de onları göremez bir şekilde karanlıklar içinde bırakıverir.”(Bakara, 2:17)
“Allah, iman edenlerin dostudur. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Kâfirlerin velileri ise tâğûttur. (O da) onları aydınlıktan karanlıklara (sürükleyip) çıkarır. Onlar cehennemliklerdir. Orada ebedî kalırlar.”(Bakara, 2:257)
“Ey insanlar! Size Rabbinizden kesin bir delil (Hz. Muhammed) geldi ve size apaçık bir nur (Kur’an) indirdik.”(Nisa, 4:174)
“Allah, onunla rızası peşinde olanları selâmet yollarına iletir ve onları izniyle, karanlıklardan aydınlığa çıkarıp kendilerini dosdoğru bir yola iletir.”(Maide, 5.16) “Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah’a mahsustur. Böyle iken inkâr edenler başka şeyleri Rablerine denk tutuyorlar.”(En’âm, 6.1)
“Ölü iken dirilttiğimiz ve kendisine, insanlar arasında yürüyeceği bir nur verdiğimiz kimsenin durumu, hiç, karanlıklar içinde kalmış, bir türlü ondan çıkamamış kimsenin durumu gibi olur mu? İşte kâfirlere, işlemekte oldukları çirkinlikler böyle süslü gösterilmiştir.”(En’âm, 6.122)
“Allah’ın, göğsünü İslâm’a açtığı, böylece Rab- binden bir nur üzere bulunan kimse, kalbi imana kapalı kimse gibi midir? Allah’ın zikrine karşı kalpleri katı olanların vay hâline! İşte onlar açık bir sapıklık içindedirler.”(Zümer, 39:22)
Ve daha birçok ayetle bu konu anlatılır, Allah’ın nuru üzerinde durulur. Allah’ın nurunun öteki adı da ayetlerden anladığımız kadarıyla Kurandır ve İslam’dır; Allah nurunu tamamlayacaktır:
“Allah’ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Oysa kâfirler hoşlanmasalar da Allah, nurunu tamamlamaktan başka bir şeye razı olmaz.”(Tevbe, 9.32) “Onlar ağızlarıyla Allah’ın nurunu söndürmek istiyorlar. Hâlbuki kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır.”(Saf, 61.8)
Kur’an-ı Kerim’in 24. suresinin adı “NÛR” suresidir. Bu surede nurdan, ışıktan bahseden ayetler olduğu için adına “Nur Suresi”denilmiştir. Nur suresinin 35. Ayetinin bugünkü kullandığımız ışığa ve elektriğin bulunacağına işaret ettiği de söylenmiştir. Bu yüzden özellikle üzerinde durulması gerekmektedir.
“Allah, göklerin ve yerin Nur’udur. Onun nurunun örneği, içinde çerağ bulunan bir kandile benzer. Kandil, bir sırça içerisindedir. Sırça, inciden bir yıldız gibidir ki, doğuya da batıya da nispeti olmayan bereketli bir zeytin ağacından yakılır. Bu ağacın yağı, neredeyse ateş dokunmasa bile ışık saçar. Nur üzerine nurdur o.Allah, dilediğini kendi nuruna kılavuzlar. Allah, insanlara örnekler verir. Allah her şeyi bilmektedir.” (Nur, 24:35)
“Kandil, Allah’ın yükseltilmesine ve içinde adının anılmasına izin verdiği evlerdedir. Orada sabah- akşam O’nu tespih eder.” (Nûr, 24:36)
“Öyle erler vardır ki, bir ticaret de bir alış-veriş de onları Allah’ın zikrinden (Kur’an’dan), namaz kılmaktan, zekât vermekten alıkoyamaz. Onlar, kalplerle gözlerin döneceği (yer değiştireceği) günden korkarlar.” (Nûr, 24:37)
“Ki Allah kendilerine, yapıp işlediklerinin en güzelini versin ve lütfundan onlara artışlar sağlasın. Allah dilediğini hesapsızca rızıklandırır.” (Nûr, 24:38)
Bu surenin 35. ayeti yani ilk ayet, baş tarafında maddi nurlanmayı, aydınlanmayı; son tarafında ve devam eden ayetlerde ise manevi aydınlanmayı, münevver olmayı, nurlanmayı anlatmaktadır.
Maddi nurlanma yani aydınlanma, evrenin tamamında ışık yoluyla ve evrenlerin kendisine has olan güneşleri,yıldızları yoluyla gerçekleşmektedir. Bu aydınlanma şekli bize göre yani medeni dünyamıza göre, önceleri kandillerle sonraları da teknoloji yoluyla keşfedilen yeni araçlarla; mesela, elektrikle gerçekleşti ki, bu da parmak basılan ve mucize olarak işaret edilen bir konudur. Bediüzzaman, “Sözler” isimli eserinin 20. Sözün ikinci makamında ayetin bir bölümünün elektriğe işaret ettiğini söyleyerek, şöyle diyor:Manevi nurlanma da akıl, izan ve imanla ve bunlara Allah’ın irşadıyla olmaktadır ki, bunun da birtakım evler yoluyla yapıldığını yine devam eden ayetlerde yani 36. ve 37. ayetlerde açıkça görmekteyiz…
Kıyamet günü hesabını görüp sırat üzerinden geçerken nurları parlayacak ve kafirlerin kendilerinden nur isteyecekleri müminleri anlatan şu ayetle konumuzu bitirelim:
“Ey iman edenler! Allah’a içtenlikle tövbe edin. Umulur ki, Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter, peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Onların nurları önlerinden ve sağlarından aydınlatır, gider.”Ey Rabbimiz! Nurumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla; çünkü senin her şeye hakkıyla gücün yeter” derler.”(Tahrim, 66.8)
Bu yüce adın hizmet meleğin adı Hz. (Hehtiyâil)dir. Emrinde 4 komutan melek bulunmakta ve bu meleklerin her birinin emrinde de (256)şer melekten oluşan (256) bölük meleğe komut vermektedirler. Bu yüce adı devamlı anan bir kimsenin halvetine bu hizmet meleği iner ve dileğini yerine getirir.
Duanın okunuşu:
“Yâ Nûr! Ente-nnurü-zzahirü, ellezi zahara bike küllü-zzuhüri, ve entel hâkimü bi nurike ala külli nurin tüarrifü beva-tinül halkı ve zevahirihim bima elbestehüm min kerâmetike ve bima ahyeytehüm min şehadetike ve bima reşeşte aleyhim min nuri vilayetike ve inne min şey-in illa indena hazâinühü, ve hadaâ küllü Celalin li celalike ve ceberuti hamdike, vedhülni bahrü harazike ve meddedüke, ve es’elüke ya nurü-nnebiyyü ve şafi-ssuduri ve bâisü men fil kuburi en tünevvirni bi nurikel a’lâve zıyaükel ebhâ, sırri ve cehri ve batini ve zahiri ve ruhi ve nefesi ve kalbi ve lisani ve füadi ve cildi ve nihayeti ve bidayeti inneke entellehü fi-şşiddeti ve rrehâi..”
Bu ad, kalplere Nur veren yüce bir addır. Bu güzel çekici gizlilik ve azametli adı çokça anan kimselerin kalplerini Hak Teala iman nuru ile aydınlatmış olur. Bu adla birlikte Allah’ın Nafi adını bir vıfkda toplayarak, yazan bir kimse bu vıfkı üzerinde taşırsa, dünyanın var oluşundaki batını gizliliklerle, ad yönünden de zahiri gizlilikler kendisine yardımcı olur, ve ayrıca kendisi de hayret verici şeylere şahid olmuş olur.
Bu adın sayıca kıymeti 256’dır. Bu sayı mertebesindeki harflerinin adlarından çıkarılmıştır. Bu bir çift küp olup, aslından bir eksiktir. Ve büyük Meleklerden Cebrail (as)ın anısıdır. Ayrıca Allah’ın iki adı olan (Daim Mün’im) adlarının işaretidir. Harfleri¬nin adları Hak Teala’nın (El Fatır-Bal) adlarına işarettir. Şeyh Abu Abdullah El Tarayifî şöyle diyor;
“Bu bir kimse içinden çıkamayacak derecede zor bir iş yap-maya çalışır ve ne yapacağını şaşırırsa, bu adı sayıca kıymeti kadar andığı takdirde, Hak Teala o kimseye yapacağı doğru işi göstermiş olur.”
Bu adı çokça anan kimselerin içleri ve dışları Cenabı Allah tarafından nurlandırılır. Bu kimseler doğru hal ve cezbe sahibi iseler, Allah’ın verdiği bu nur, kalplerinden yüzlerine akseder. Zikirlerinde ağızlarından nurlar dökülmüş olur. Bu nurlar ayırca çevrelerini de aydınlatır.
Bu adın manasında başlangıç ve nihayet ehlinin gizlilikleri bulunmaktadır.
Karanlık ve nihayet ehlinin gizlilikleri ve nurları bulunmak-tadır. Karanlık bir hücre de bu adı kendine geçercesine devamlı olarak anan bir kimse, içinin nurlandığını ve onurla aydınlandığını hayretle müşahade eder. Bu ad, keşif ehline yarayan şerefli bir addır.
Bir kimse oruçlu olarak girdiği bir halvette, riyazat halinde iken bu adla birlikte (El-Bedi) adını da, boş bir mide ve kalb hu¬zuru ile kendinden geçercesine andığı takdirde bulunduğu yer nurla ışıklandığı için, başka bir kandil veya lambaya gerek kalmaz.
Bu sayının vıfkı aşağıdadır. Bu vıfkı ancak temiz kalbli kimseler anlayabilirler.
Bu adın vıfkı aşağıdadır.
EN-NUR isminin zikri (256) adettir. Zikrin saati Müşteri; günü Perşembe’dir. Ancak zikir saatinin birkaç isimde olduğu gibi bunda da farklı olduğunu söyleyen alimler var. Onlara göre zikir saati Zühre, zikir günü ise Cumadır. Tabii bunlar en etkili olduğu günlerdir, başka gün ve saatlerde yapılmaz, yapılırsa olmaz diye bir şey yoktur.
Bu farklı hesaplamaların da ayrı anlamları vardır. Kadınlara ve erkeklere göre durum değişiyor. Mesela, bu ismin zikrinde Güneş saatinde erkekler, Zühre ve Ay saatlerinde ise hanımlar daha çok yararlanırlar.
1. Bu ismin zikrine devam ederek her gün (256) defa okumayı adet edinen kimseler, anlamsız üzüntü ve kuruntulardan, boş sıkıntı ve kederlerden kurtulur; mutlu ve huzurlu olurlar.
2. Sürekli okuyanlar, yüzlerindeki pozitif enerjinin hasıl ettiği huzurla halk arasında çok sevilip sayılan ve aranan birer kişi haline gelirler.
3. Herkes tarafından sevilip sayılmak ve anlamsız gam ve kederlerden kurtulmak için bu ismin zikrine devam etmek ye- terlidir. Çünkü üzülmek bir şeyi değiştirmez; ancak çok defa üzülmemek insanın elinde olmayan şeylerdendir.
Bu nedenle elimizde olmayan şeylerden kurtulmak için yüce Allah’a, bize verdiği ipuçlarıyla yani bazı isimleri ile müracaat edip sığınmak gerekir, işte NÛR ismi de bunun içindir.
4. Her gün (256) defa zikreden kimsenin basar ve basireti yani gözü ve gönlü nurlu olur, içi dışı aydınlanır.
5. Nedeni bilinmeyen bir hastalığa sahip olan kimse, yemek esnasında her lokmayı yerken “YÂ NÛR” diye Allah’ın bu ismini zikretse, eceli gelmemişse şifaya kavuşur.