Esma'ül Hüsna ile ilgili en detaylı bilgi kaynağı…
EL-VÂSİ’: İlim ve ihsanı her şeyi içine alan, zenginliği ve rahmeti her şeyi kuşatan. Affı ve mağfireti (bağışlaması) geniş, nimet ve ihsanlarıyla darlığa düşmeyen…
Allah (c.c), mülkünün genişliğini ve kainatın rabbi oluşunu bize anlatır ve sonunda da vasi’ ve alim olduğunu yani her yere nüfuz ettiğini ve her şeyi bildiğini vurgular:
“Doğu da, Batı da (tüm yeryüzü) Allah’ındır. Nereye dönerseniz Allah’ın yüzü işte oradadır. Şüphesiz Allah, lütfü geniş olandır, hakkıyla bilendir.” (Bakara, 2:115)
“Peygamberleri onlara, “Allah, size Tâlût’u hükümdar olarak gönderdi” dedi. Onlar, “O bizim üzerimize nasıl hükümdar olabilir? Biz hükümdarlığa ondan daha lâyığız. Ona zenginlik de verilmemiştir” dediler. Peygamberleri şöyle dedi: “Şüphesiz Allah, onu sizin üzerinize (hükümdar) seçti, onun bilgisini ve gücünü artırdı.” Allah, mülkünü dilediğine verir. Allah, lütfü geniş olandır, hakkıyla bilendir.” (Bakara, 2:247)
Başka bir ayette iyilik yapanlara, mallarını Allah yolunda harcayanlara ve ihtiyaç sahiplerine verenlere karşılık olarak vereceği mükafatın büyüklüğünü anlatmak ve onların yaptığı iyiliğin nasıl sümbüllenip çoğaldığını bir bin veren başaklalar haline geldiğini de şöyle anlatır:
“Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, yedi başak bitiren ve her başakta yüz tane bulunan bir tohum gibidir. Allah, dilediğine kat kat verir. Allah, lütfü geniş olandır, hakkıyla bilendir.”(Bakara, 2:261) Bir başka ayette ise, şeytanın telkinlerine ve saptırma gayretlerine karşı cömertliğini, affediciliğini ve mülkünün, servetinin, merhametinin, gücünün genişliğini ortaya koyarak kullarına ümit verir:
“Şeytan sizi fakirlikle korkutur ve size, çirkinliği ve hayâsızlığı emreder. Allah ise size kendi katından mağfiret ve bol nimet vadediyor. Şüphesiz Allah, lütfü geniş olandır, hakkıyla bilendir.”(Bakara, 2:268)
Bütün mahlukatı ve onlar için çok çeşitli ve her mevsim değişik nimetler yaratan yüce Allah’ın, ilmi, ihsanı, ikramı geniş, rahmeti ve müsamahası bol olmasaydı, ona isyan edenlerle, inkar edenler bir yudum su içemezler, bir nefes bile alamazlardı.
“Sizin dininize uyandan başkasına inanmayın” (dediler). De ki: “Şüphesiz hidayet, Allah’ın hidayetidir. Birine, size verilenin benzerinin verilmesinden veya Rabbinizin huzurunda aleyhinize deliller getireceklerinden ötürü mü (böyle söylüyorsunuz)?”De ki:”Lütuf Allah’ın elindedir. Onu dilediğine verir. Allah, lütfü geniş olandır, hakkıyla bilendir.” (Âl-i imran, 3:73)
“Kendilerine yazık eden kimselere melekler, canlarını alırken: «Ne işte idiniz!» dediler. Bunlar: «Biz yeryüzünde çaresizdik» diye cevap verdiler. Melekler de: «Allah’ın yeri geniş değil miydi? Hicret etseydiniz ya!» dediler. İşte onların barınağı cehennemdir; orası ne kötü bir gidiş yeridir.” (Nisa, 4:97)
Kafirler, bir yerde dinine mani oluyorlar da yaşamanı engelliyorlarsa, ebedi hayatını kurtarmak adına orayı terk etmek gerekiyor. Bu ilk dönemde özellikle bir emirdi. Peygamberimiz ve ashabı, doğup büyüdükleri yeri bu yüzden terk ettiler. Medine’ye hicret edip dinlerini orada yaşadılar ve yaydılar. Bugün bu emir değil belki ama şartları oluşursa yine de geçerlidir. Bu yüzden yurtlarını yuvalarını terk eden nice kimseler vardır ki, onlar Rasülullah’ın ve ashabın yolundadırlar. Hicret edenlerin Mükafatlarını da yüce Allah ilk dönemde nasıl yüksek seviyeden verdi ve isimlerini Kur’an’da zikrettiyse, bugün hicrete mecbur kalıp da yurtlarını yuvalarını Allah’ın rızasını kazanmak ve adını dünyaya duyurmak için gidenlere de vereceğinden endişe edilmemelidir. Kim bilir belki daha fazlasını da verir. Ama mutlaka dinini yaşayabilecek bir yer vardır. Burada olmazsa başka bir yerde… Allah’ın arzı geniştir:
“Ey iman eden kullarım! Şüphesiz ki benim arzım (yeryüzü) geniştir. O hâlde, ancak bana kulluk edin.” (Ankebût, 29.56)
İşte tam bu noktada Allah kimseye muhtaç olmadığını ve dine doymuşluk gözüyle bakıp, inanç ve davranış olarak bozularak, yaşama ve yaşatma arzusunda olmayanlara, onu tebliğ edip gönüllere taşıma gayreti içinde olmayanlara karşı bir tehdit mahiyetinde şöyle buyuruyor:
“Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse bilsin ki, Allah onların yerine öyle bir topluluk getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler. Onlar müminlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı onurlu ve zorludurlar. Allah yolunda mücahede eder ve bu hususta dil uzatan hiçbir kimsenin ayıplamasından korkmazlar. İşte bu, Allah’ın öyle bir lütfudur ki dilediğine verir. Allah vâsi ve alîmdir (ihsanı boldur, her şeyi hakkıyla bilir).” (Maide, 5:54)
Düşünün ki, her gün ve her saat kendisini inkar edenlere, inadına hoşgörülü davranıyor, inadına nimet ve ihsanların içinde yüzdürüyor. Adeta bir çöp öğütme makinesi gibi yaşayıp yiyip içtiklerinin kaynağını düşünmeyen, bu nimetlerin nereden geldiğine aldırış etmeyen yüz milyonlarca, belki de daha fazla insan var ki, bunların hiçbirini mahrum etmeden nimetlerini üzerlerine yağdırıyor. Baharı ve kışı erzak yüklü birer vagon gibi peşlerinden gezdirip, seyyar marketler gibi evlerinin önüne ve bahçelerine park ettiriyor da istedikleri kadar alıp yiyorlar. Yiysrlar yemesine ama yine de bir kere olsun teşekkür bile etmiyorlar. Bu nimetlerin şükrü eda edilemeyecek kadar bjyüktür. Karşılığını ödemek şöyle dursun, sahibinin izniyle alıp yeme nezaketini dahi göstermiyorlar ama buna rağmen 0 yine de rızklarını kesmiyor ve verdiği sözde durarak son nefeslerini alıncaya kadar normal yaşantılarına de/am ediyorlar. Demek ki yüce Allah gerçekten çok Vâsi ve rahmeti, mağfireti, merhameti, ihsanı, ikramı ve müsamahası çok geniş…
Bu azametli adda Hak Teâlâ’nın kullar tarafından bilinen yayılışının ve genişliğinin sırları saklı bulunmaktadır. Bu adın anılması ile yapılması güç olan bütün olaylar kolaylıkla yapılır ve zorluklar çözülür. Bu ad ayrıca anan kimseleri darlıktan kurtarıp, bolluğa ulaştırır.
Bu adın harflerinden yaratılmış olan hizmet meleği (Talhaiyail)dir. Emri altında 4 komutan melek, onların emirleri altında da (137) melek bulunmaktadır ve bu (137) er melek bulunuyor.
El Vasi’ adını devamlı zikreden kimseye adın meleği hemen iner ve dileğini yerine getirir.
Bu adın duası şöyledir:
Duanın okunuşu:
“Yâ Vasi’ ente-llezi vesia mülkeke ve atâeke ve hükmike ve hilmike külli] umûri, ve ente-llezi ehatat kudretüke alâ ma ve-siahü ilmüke, es’elüke ya vâsiül mağfireti en tağfira zünubi ve testüre üyubi vec’alni vasian fil ümuri, vakıfen alâ beatınil nuri vel süvari, muhitan bima fi damairi-ssuduri, vahrücni mine-zzulümati ile-nnuri Yâ Vâsiu…”
Bu adın şerefli ve ince bir gizliliği vardır. Bunun için bu adı çokça anan kimselre, Hak Teala’nın izni ile, rızklarını, ahlaklarını v ebilglerini yeterli ölçüde genişletmiş ve ecellerini de geciktirmiş olurlar.
Allah’ın ulu adlarından biri olan bu adı yazıp üzerinde atşıyan kimseler hiç bir zaman sıkıntı yüzü görmezler, düşenlerinde de hemen önlerinde geniş rızk kapısı açılmış olur. Bu adı sürekli olarak ananlar, bol rızka kavuşacakları gibi ferahlık ve huzura da kavuşurlar.
Ayın parlak ve bedir halinde bulunduğu bir saatte bu adın vıfkını bir akğıda yazıp, ve yazarken de Fatiha Süresi’ni okuduktan sonra, vıfkm yazı sayısı kadar bu adı anıp, vıfkı üzerde taşıyan kimselerin Hak Teala, zor işlerini kolaylığa ve rızk kapısını da kolayca açmaya tebdil buyurur. Bu adın içindeki gizliliği, özellikle devlet adamları ve büyükler kullanırlarsa çok faydalanmış olurlar.
Herhangi birdevlet başkanı bu adı çokça anarsa çevresinde sözü daha iyi geçeçeği gibi memleketini de geliştirip güzelleştirmiş olur. Bu adın sayıca kıymeti 137’dir. Bu 7 sayısı sıkıntıdan kurtulmak için 30 sayısı adların güzel bir düzen içinde bulunması için 100 sayısı da bunları kavrayıp, çıkarmak içindir. Bu sayılar bütün adları içinde toplamakdadır. Ama ilkden değil, sonradan çıkması gerekir. Bunun sebibi (Melik) olmasından yani mülk sahibi bulunmasındandır. Eğer bu sayıya bir o kadar daha ekleyecek olursak daha geniş bir mana taşır. Bu konuda
bir işaret olarak Hak Teala Sevgili Peygamberimiz (sav) Efendimiz şöyle buyuruyor;
“Ben imanlı kullarımın kalbinden başka hiç bir yere sığmam.”
İşte bu ilk sayılar, o ibarenin dış görünüşüdür. Bu çok şerefli bir işarettir. Bunu ancak ince görüşlü zevk sahipleri anlayabilirler. Allah’ın »büyüklüğüne şahit olup, onu anlayan kimse, “Ben Allah’dan başka bir şey görmedim” der. Bu addaki (Ayin) harfi büyüklüğünden iç yüzü ve dışında genişliğidir. Bu yüzden, azamet Allah Teala’ya mahsus bir örtü perde ve hicab olmuş oluyor. Bu adın harflerinin adı 137’dir. Bu da bir kavrayışı ifade eder ki, Hak Teaİa’nın (Melek-El Ruh) adının bir işaretidir.
Bu adın dörtlü vıfkı aşağıda görülmektedir.
EL-VASİ’isminin zikri (137) adettir. Zikir saati Ay, zikir günü Pazartesi’dir.
Pazartesi ay saati, sabah güneş doğarken ıe ikindi namazı sonrasıdır. Gece okumalarında da tam gece yarısıdır.