El – Mü’min

mumin

EL-MÜ’MİN: Kullarına vaadinde, verdiği sözde sâdık olan, kalplerde iman nurunu yakan ve her türlü korkudan kurtarıp güvenliğe kavuşturan. Eman ve emniyet sahibi olan.

“O Allah ki, O’ndan başka ilah yoktur. Melik’tir; Kuddûs’tur; Selam’dır; Mü’min’dir; Müheymin’dir; Aziz’dir; Cebbar’dır; Mütekebbir’dir. Allah, (müşriklerin) şirk koştuklarından çok yücedir.” (Haşir Suresi, 23) Allah (c.c), varlıklar alefrlinde ve kainatta müthiş bir denge kurmuş, her yere ve her köşeye emniyet ve huzur yerleştirmiştir/İnsanlar ve hayvanlar aleminde daha açıkça görülen bu emniyet ve güven, bu ismin bir tezahürü olarak görülmektedir. Göklerdeki ve yerdeki akıl almaz sistemlere karşı, bir o kadar da güven ve huzur verici olması ve buna bağlı olarak emniyet içinde yaşamamızın sağlanması ise bütün takdir ve tasavvurların ötesindedir.

Bu isimden anladığımız odur ki, yüce Allah müminlere dünyada ve ahirette huzur ve mutluluk içinde bir hayat, bir yaşama şekli verir. Bu hayat, her yönüyle mükemmel ve kusursuzdur. Bunun yanında manevi bakımdan da müminlerin çok güçlü olmalarını sağlayacak özelliktedir.

Yüce Allah, kendisine ihlasla inanan salih kullarına maddi-manevi huzur, güven, emniyet ve sükûnet verir. Dünyada darlık, sıkıntı ve zorluk içinde oldukları zamanlarda onları destekler, kalplerini yatıştırır, kendisine olan tevekkül ve teslimiyetleri sayesinde huzurlu yaşamalarını sağlar. Kur’an-ı Kerimde bu tür destek ve yardımlardan sıkça söz edilir. Bedir, Uhud, Hendek, Huneyn ve Tebük Savaşlarında bu yardımlar yapılmış ve açıkça örnekleri de görülmüştür. İşte bunlardan bazıları:

“Şüphe yok ki Allah, size bir çok savaş yerlerinde zafer verdi; ve “Huneyn” gününde size yardım etti. O vakit Huneyn’de çokluğunuz size güven vermişti de, bir faydası olmamıştı. Yeryüzü, o genişliği ile başınıza dar gelmişti. Sonra da bozularak arkanızı dönmüştünüz. Sonra Allah, Resulünün ve müminlerin üzerine rahmetini indirdi, görmediğiniz (meleklerden) ordular indirdi de küfredenleri azaba uğrattı. İşte bu, kâfirlerin cezasıdır.”(Tevbe, 9:25-26)

“And olsun, siz son derece güçsüz iken Allah size Bedir’de yardım etmişti. O hâlde Allah’a karşı gelmekten sakının ki şükretmiş olasmız.”(ÂI-i İmran, 3:123) “Hani sen mü’minlere/’Rabbinizin, indirilmiş üç bin melek ile yardım etmesi size yetmez mi?” diyordun… “(Âl-i İmran, 3:124)

Müminlerin karşısında her zaman inkârda direnen ve onlara engel olmak isteyen, önlerini kesen, yollarına çıkan bir grup olmuştur. Bu tür kimseler, genel olarak sözle ikna edemediklerini kuvvetle ikna etmeye veya yıldırmaya çalışırlar. Müminler, inançlarında ısrar edip onların istediklerini yapmayınca da ölümle tehdit etmişlerdir. Buna da aldırış etmeyince boyun eğdirmenin başka yollarına başvurmuşlar; sürgünle, ellerindeki imkânları almakla tehdit edip, takip ederek yıldırmaya çalışmışlar ve insanların gözlerinden düşürmek için ellerinden gelen her şeyi, her yolu kullanmışlardır. Bu ve benzeri bütün yollarla dünyayı başlarına ateş yapmak için devlet imkânlarını da seferber ederek, şeytana taş çıkartacak şekilde zulüm ve haksızlıklar yapmışlardır. Ancak yine de müminleri yollarından ayıra-mamışlardır. Allah da buna karşılık olarak, müminlere yardım etmiş ve sınayıp aradakileri elemiş ama samimi olarak iman edenlere yardım etmiştir. Buna karşılık müminler de:

“Başımızdaki saçlarımız adedince başlarımız olsa, hepsini, her gün birer birer koparsalar, yüzer milyon başların feda oldukları iman ve Kur’an hakikatlerinin yoluna hepsini fedaya hazırız! Şurası da iyi bilinsin ki, tehditler, takipler, dışlamalar ve taşlamalar bizi yıldıramaz! İman ve Kurana hakikatlerine feda olan başlarımız, zındıkaya, kefere ve fecere’ye teslim-i silah etmeyecek; tehditlere boyun eğmeyecektir!” diye, cesaretler ve şecaatlerini gösterip korkmadan yılmadan hizmetlerine devam etmişlerdir. Buna da yüce Allah’ın kelamı olan Kuran-ı Kerim şöyle destek vermektedir:

“Bir kısım insanlar, müminlere: «Düşmanlarınız olan insanlar, size karşı asker topladılar; aman sakının onlardan!» dediklerinde bu, onların imanlarını bir kat daha arttırdı ve «Allah bize yeter. O ne güzel vekildir!» dediler.” (Âl-i İmran, 3:173)

Bir başka ayette ise şöyle buyrulmaktadır:

“O zaman inkâr edenler, kalplerine taassubu, cahi-liye taassubunu yerleştirmişlerdi. Allah da elçisine ve müminlere sükûnet ve güvenini indirdi, onların takva sözünü tutmalarını sağladı. Zaten onlar buna lâyık ve ehil kimselerdi. Allah her şeyi bilendir.”(Fetih, 48:26)

Bu ayetler de gösteriyor ki, Allah’ın tüm müminlere, özellikle de elçilerine, ihtiyaç hissettikleri anda manevi desteğini gönderip, münafıklar ve kafirler karşısında dik durmalarını sağlamıştır. Resul-i Ekrem Efendimizi hicrete mecbur ettiklerinde, Allah onu her türlü ortamda destekleyeceğini vaat etmiş, inkarcıların saldırısını önlemiş, manevi olarak da elçisine ‘huzur ve güvenlik duygusu’ indirmiştir… Hepsiyle ilgili pek çok ayeti kerime vardır ki hepsini burada toplamamız mümkün değildir…

Buraya kadar anlatılanların hepsi Allah’ın müminlere bu dünyada verdiği huzur ve güvenlik duygusudur. Ancak ahirette olan huzur ve güvenlik dünyadaki ile karşılaştırılamayacak kadar önemli ve büyük bir nimettir. Çünkü oradaki manevi huzur sonsuza kadar sürecektir ve Allah dilemedikçe yok olması mümkün değildir. Allah müminlerin cennette yaşayacakları, maddi ve manevi her yönden tatmin bulmuş bu hali şöyle tarif etmektedir:

“Gerçekten takva sahibi olanlar, cennetlerde ve pınar başlarındadır. Oraya esenlikle ve güvenlikle girin. Onların göğüslerinde kinden (ne varsa tümünü) sıyırıp-çektik, kardeşler olarak tahtlar üzerinde karşı karşıyadırlar. Orada onlara hiçbir yorgunluk dokunmaz ve onlar oradan çıkarılacak değildirler.” (Hicr, 15: 45-48)

Bu yüce ad da Cenabı Hakkın azametli bir adadır. Hizmet meleğinin ismi Hekyail dir. Diğer baş meleklerde olduğu gibi, bu Melek’te 4 büyük meleğe komuta etmektedir ve o dört meleğin emrinde de 136 şar melek bulunmakta ve bu 136 melek de yine 136 şar meleğe komuta etmektedirler. İşte bu meleklerin sayısı miktarınca Hak Teâla’nın bu yüce adını anan kimselere bu ruhani meleklerden biri inerek, onun duası karşısında dileğini yerine getirir ve ancak bu istek, temiz bir kalp ve tam bir inançla, aşağıdaki dua ile birlikte yapılmalıdır. Cenabı Hakkın verdiği rızık ve nimet hiç kimse tarafından onun elinden alınamaz.

El Mümin adının duasının okunuşu

“Allahümme entel mü’minü ellezi csbcttel imane fi kulubi ehlil irfan ve azhcrtel imane zuhuril emni vel eman ve rezaktel istikamete limen sahhat lehül istikame fi daril rıdvani ve a’teytehümül emanete mln tegayyüratil hadesen ve ahreztehüm min gavailil şeytan ellezi yakdahü fi sıhhatil imani. bimamenahte lehüm bi cudike minel imani vel bürhan ve tahhertehüm min havarisi devail tenezzülat ve refa’tehüm an kabuliavarizil selbiyyat. Es’elüke Allahümme bi cemii mafi gaybike minel hakaıkıl ilmiyyeti vel dekayıkıl iradiyye en tec’alni aminen min havfil nazarli suveri fi makamil nef-i vel darri hatta akbilü ileyke fariğul kalbi, tayyibül nefsi vasikan bi mev-udül Rabbi. Eselüke Allahümme en tec’al li şey’en etemessekü bihi liamine minel halkı, veczübni ileyke bilhidayeti ila tarikti hayati vel irşad, li sebilil necati, ya men yehibül kesiri ve yakbelül katil ve tahübbül ihsan ve tecüdü bil tafdili ala ehlil imani vel ihsan. Es’elüke Allahümme bi seyyidil Beşer ve şefiüke yevmel Mahşer ve habibüke ellezi baastehü li ibadike yevmel azifeti tebassutan linef-i ve defil darari. Ve Aizni min külli beliyyetin ve ekrimnİ bi hayril atiyyeti ezil anni bi re’fetike şerril beliyye fe Entel Mühsinü li külli insan elmütafaddilü bil cudi vel ihsan ya Mü’min..”

Bu azametli ve açık ispatlı (Mü’min) adını çokça anan kimselere Hak Teâla icabet eder. Ve dileklerini de yerine getirir. Bu adın şekilde görüldüğü gibi dörtgen olan vıfkını altın ve gümüş bir levha üzerine kazıyarak, üzerlerinde taşıyanlar içlerini bir şüphe kemiriyor veya vehim, vesvese gibi hisler bulunuyorlarsa, bu kimseler bu hislerinin hepsinden arınmış olurlar. Ayrıca onların dillerinden hiç bir suretle yalan bir söz çıkmaz.

Bu vıfkı, Müşteri yıldızının şerefli bir vaktinde kâğıda çizip, yazarak üzerinde taşıyan kimseler herkes tarafından güzel bir şekilde ve saygı ile karşılanacakları gibi, her işlerinde de başarılı olurlar, şansları açık olur.

(Abdul-Mümin) adındaki kimseler, Hak Teâlâ’yı bu adı ile anarlarsa, yararlı ve uygun bir iş yapmış olurlar. Bu adın sayı kıymeti 136’dır. Bu ad, çiftin çiftidir, sonradan tek kalmıştır. Bu yüzden etkisi iki kattır. Eksik sayılan vardır. Parçaları 134’tür. Bu sayılar Hak Teâla’nın (Samed) adının işaretidir. Harflerinin adı da 399’dur. Bu da yine Allah’ın (Rahman) adının işaretidir.

mumin_vefk

EL-MÜMİN isminin ebced değeri (136)’dır. Vav’ın üzerindeki “Hemze”yi de sayarsak, (137) yapar ki, bu görüşte olanlar da vardır. Zikir saati Ay’dır, (Pazartesi). Zikir saatinin “Zühre ve Cuma” günü olduğu görüşünde olanlar da vardır.

1. Bu ismin zikrine devam eden kimsenin gönlü nurlarla dolar. Dünya ve ahiret işlerinin dengeli bir şekilde yoluna girmesini işteyen kimse, bu ismin zikrine devam etmelidir.

2. Düşmanına üstün gelmek ve onu etkisi altına almak isteyen her gün yukarıda belirtilen miktarda bu simin zikrine devam etmelidir.

3. Her gün sabaha namazından sonra 267 defa okuyan ve sürekli zikrine devam eden kimse, sıkıntıya düşmez, kimseye muhtaç olmaz. Diline yalan girmez, küfür ve “kelam veya dil fuhşu” denilen kötü şeylerden, çirkin sözlerden korunur.

4. Özel istek ve ihtiyaçları bulunan kimse, her gün 136’şar defa olmak üzere 43 gün “EL-MÜ’MİN” isminin zikrine devam etmeli ve sonra isteyeceğini Allah’tan istemelidir. Bu süre içinde isteği mutlaka yerine getirilir.

5. Her gün adet haline getirip bu ismi (137) kere bir bardak suya okuyup üfleyerek içen kimse, evham ve vesveseden kurtulur, aşağılık kompleksine düşmez. İçi aydınlık olur, kalbi nurlanır, basireti açılır ve her türlü haksızlık ve kötülüklerden uzaklaşır; herkes tarafından sevilip sayılır; her türlü baskı ve zorluklardan, sıkıntı ve darlıklardan kurtulur.

6. Bu mübarek ismi 136 defa yazıp üzerinde taşıyanlar cin ve şeytan şerrinden korunur.

Diğer Esmaül Hüsna Açıklamaları

El – Muksit

El – Mukit

El – Mu’izz

El – Müheymin

error: emeğe saygı lütfen !!