Esma'ül Hüsna ile ilgili en detaylı bilgi kaynağı…
EL-HAFÎZ: İyi-kötü, küçük-büyük, güzel-çirkin, doğru- yanlış, gizli-açık yapılan bütün iş ve davranışları, bütün incelikleriyle birlikte zapt edip saklayan, koruyan demektir.
Her şeyi en ince teferruatına kadar bilip koruyan ve kayıt altına alan yüce Allah, bu kayıt işlemini pek çok yol ve yöntemle yaptığını bize bildirmektedir:
“And olsun, insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz ve biz ona şah damarından daha yakınız. İki melek (insanın) sağında ve solunda oturarak yaptıklarını yazmaktadırlar. İnsan hiçbir söz söylemez ki, yanında gözetleyen yazmaya hazır bir melek bulunmasın.”(Kâf, 50:16-18)
İki melek yazmaya yeter, ancak bir de her şeyin bir çeşit kayıt cihazı olduğunu düşünürsek, yazmanın boyutu hakkında ayrıca bir bilgi edinmiş oluruz. Çünkü insanın dokunduğu yerde parmak izi, girdiği yerde vücut ısısı ve teninin kokusu kalıyor. Ayrıca atomlar da birer kayıt cihazı olarak çalışıyor. Radyo dalgalarını da düşünürsek, atmosferde bizimle ilgili hiçbir şeyin kaybolmadığını aksine her şeyin kaydolduğunu anlarız.
Yüce Allah’ın, bütün bunları yapmaktan maksadı, mahşer gününde kullarını hesaba çekerken, herkese ne yaptığını göstermektir. Nitekim “Zilzâl” suresinin 7. ve 8. ayetlerinde; yapılan zerre kadar iyilik veya kötülüğün ortaya çıkarılıp herkesin karşılığını alacağı belirtilmektedir. Zaten kayıtlar da bunun için tutulmakta, adaletin yerine gelmesi ve getirilmesi ve kulun hiçbir şekilde itirazına meydan verilmemek için yapılmaktadır.
Ayrıca EL-HAFİZ, kendisine sığınanı koruyan anlamına da gelmektedir ki, kulun tek sığınak ve dayanağı yine kendisini yaratıp yaşatan yüce Allah’tır. Ondan daha güzel koruyup gözeten yoktur ve olamaz. İnsanlardaki koruma hissi de onun vergisidir zaten…
“Buna rağmen yüz çevirirseniz, artık size kendisiyle gönderildiğim şeyi tebliğ ettim. Rabbim de sizden başka bir kavmi yerinize geçirir. Siz O’na hiçbir şeyle zarar veremezsiniz. Doğrusu benim Rabbim, her şeyi gözetleyip-koruyandır.”(Hud, 11:57)
Bilim adamlarının çoğu bugün artık evrenin yoktan var olduğu konusunda fikir birliği içindedirler. Büyük patlama olayı da bunun en açık kanıtıdır ve bunu da İsviçre’nin Cern şehrinde yaptıkları deneyle kanıtlamaya çalışmaktadırlar. Evrenin yoktan varoluşu sırasında ortaya çıkan atomlar ile bugün canlı-cansız her şeyi oluşturan atomların birbirle- riyle aynı olduğunu da bilim ortaya koymaktadır. Evrenin ilk yaratılış anında ne kadar atom varsa, şu anda da o kadar atom vardır. Ancak şöyle bir farkla:
Yoktan varoluş anında büyük bir hızla etrafa dağılan atomlar, bugün yıldızları, Dünya’yı, atmosferdeki havayı, yeryüzündeki suyu, toprağı ve hatta sizin bedeninizi meydana getirmektedirler. Üstelik bunu öylesine kusursuz bir düzenle yapmaktadırlar ki, her bir atoma hâkim olan düzenleyici gücün varlığı kesin olarak anlaşılmaktadır. Zira bir düzenin varlığı düzenleyicinin varlığını zorunlu kılar. Bu noktada karşımıza şu gerçek çıkmaktadır:
Ortada hiçbir şey yokken maddeyi yaratan ve kusursuz bir düzen oluşturan Allah elbette ki bu düzenin meydana gelişindeki her aşama hakkında bilgi sahibidir. Çünkü böy- lesine karmaşık bir sistemin tek bir anının dahi kontrolsüz oluşması mümkün değildir.
İşte bu gerçek bize kâinattaki sistemi düzenleyen, var eden Allah’ın sonsuz ilmini göstermektedir. O, her şeyi yoktan var etmiş ve kusursuz bir düzen kurmuştur. Ve halen de bu düzeni gözetlemekte ve korumaktadır.
İşte bu gerçeği şu ayet açıklamaktadır:
“Çünkü senin Rabbin, gerçekten gözetleme yerinde- dir” (Fecir, 89:14).
Bu demektir ki, Allah (c.c), kâinatı sürekli koruyup gözetmektedir. Başka bir takım ayetlerde ise bu koruma ve gözetme değişik yönleri ile şöyle anlatılmaktadır:
“Doğrusu Biz, yerin onlardan ne eksilttiğini bilmi- şizdir. Katımızda (bütün bunları) saklayıp-koruyan bir kitap vardır…” (Kâf, 50:4)
“Oysa onun, kendilerine karşı hiçbir zorlayıcı-gü- cü yoktu. Ancak Biz, ahirete iman edeni, ondan kuşku içinde olandan ayırt etmek için (ona bu imkanı verdik). Senin Rabbin, her şeyin üzerinde gözetici-koru- yucudur.” (Sebe, 34:21)
Bu ad, Hak Teâlâ’nın azametli adlarından biridir. Çok büyük sırlar taşımakta olan ya Hafız adı, özellikle yolculuklarda çok etkilidir.
Yolculuk yapacak kimselerin, yollarda görünür görünmez tehlikelerden korunması için, yolculuğa çıkmadan önce bu adın anılması büyük yarar sağlar ve o kimseyi korur.
Şaşa çıkanlar için de (ya Hafız) adı koruyucu bir kalkan gibidir. Bu adı anan kimseler her türlü tehlikeden uzak kalırlar.
Bu adın hizmet meleği (ya Hafız) adının sayılarından yaratılmıştır. Adı (Heryail) dir. Emrinde 4 büyük meleği vardır. Ayrıca bu 4 meleğin her birinin emrinde (998)’er ve bu 998 meleğin komutasında da yine her biri için hizmet veren 998 melek vardır.
Bu adı çok çok anan bir kimseye, bu adın meleği inerek, beraberinde iki hilat getirir. Ve bunları o kimseye giydirir. Bu elbiseler bu kimse için bir çeşit zırh gibidir. Çünkü bunları giyince karada ve denizde yapacağı yolculuklarda bütün kaza ve tehlikelerden, afetlerden, bela ve musibetlerden korunmuş olur.
Duanın okunuşu:
“Ya Hafız! Ente-llezi hafazta bi kudretikel baliğati küllü mev-cudin, ve ente-llezi ecebte zevatül enbiyai ve evliyai fi halti-rrükul ve-ssücudi, ve Ente-llezi cema’te si-rrül esrari vel ahyari bi sübuhati vechüke fil makamil mahmudi ve hafazte-ssemavati vel arzi ve ma fihima bi kuvvetikel ilahiyyetü ve hakkakte serairü esrarül melekutiyyati bi ilmikel ezeli, es elüke bike fi mamil indiyyeti en terzukanil itidale beynel mütedaddi ve sebbitni ala ahseni takvimin beynel mütadilati, vahfaz cevahiri ve dini min satveti gazabıke inde nüzulil müsellati ve a’sımni min tadyii kelimetüke ve inhirafi an müvacehetüke ve kıbletüke yevme neşril hasanati, vahab liye cüden camian li esraril esmai ve-ssıfati, inneke ente-llahül alimü bil hafiyyati ve müfizıl hayrâti alâ ehlil keramati…”
Bu ad özellikle bir yolculuğa çıkacak olanlara büyük yarar sağlar, yolculuğa çıkan bir kimse varacağı menzile kadar, bu adı devamlı zikrettiği takdirde, Hak Teâla o kimseyi gideceği yere kadar ve oradan tekrar döneceği zamana kadar her türlü kaza ve belalara karşı korur.
Bu adı Müşteri yıldızının parlak şerefli bir saatinde temiz bir kâğıda veya madeni bir levhaya yazıp, bunu herhangi bir şeyin içine koyarsa hak Teâla o şeyi her türlü kaza ve kötü sonuçlardan korumuş olur.
Bir yolculuk sırasında korkulu olaylarla karşılaşmaktan kuşku duyan kimseler, bu adı sürekli olarak anarlarsa, korkuları kalmayacağı gibi yolculuk sırasında da her tehlikeden uzak kalırlar. Korkulu yerlerde bulunurlarsa, kendilerini emniyet içinde hissederler.
Bir yolculuğum sırasında, ben de soyulmak tehlikesi ile baş- başa kalmış, çok korkmuştum. Hemen bu adı anmaya başladım. O zaman hayal bile edilmeyecek, Hak Teâla’nın bana büyük bir lütuf ve yardımını gördüm. Bu yüce adı gümüş bir yüzük üzerine kazıtıp, sayılarını da tamamıyla ve vıfkı ile birlikte o yüzüğün içi kısmına kazıdıktan sonra, bu yüzüğü üzerinde taşıyan kimse, en vahşi hayvanların, aslanların inlerinde yatsa bile, ona bu hayvanların hiç bir zararı dokunmaz. Sadece bu tehlikeye atılmadan önce, üç defa (Ey koruyucu Allah’ım, beni koru) demelidir.
Bu adın harf ve sayıca kıymeti aşağıdaki vıfklarında görüldüğü gibidir.
Ayrıca, gücünün yetmeyeceğin sandığı bir işi yapmak isteyen bir kimse bu adı çokça anar ve o işi yapmaya kalkışırsa Allah’ın izniyle o işi başarı ile yapmış olur. Ve yine bir kimse evinden çıkarken (Ayetel Kürsi) süresi ile birlikte bu adı de zikrederse evine dönünceye kadar selamette olur. Bu takdir de malından fakirlere sadaka dağıtılması gerekir.
Şöyle bir fıkra işitmiştim;
“Bir yolcu kafilesi bir ıssız yerden geçerken, o yerde kurtların sürüler halinde dolaştığı söylenen bir bölümünde, bir adamın yattığını görürler. Adam atını otlağa salmış, kendisi de mışıl mışıl uyuyor. Bir aralık adam, yolcuların gürültüsünden uyanıp da gözlerin açınca, yolculardan biri dayanamayıp, sormuş;
“-Burada kurtlar sürü halinde dolaşırlarmış. Sen korkmadan nasıl uyuyabiliyorsun?
Adam gülümseyerek, su cevabı vermiş;
“-Ben Allah’tan utanıp, hayâ ederim.” Ve parmağındaki ‘yüzükte yazılı adı işaret ederek, sözleri şöyle bitirmiş;
“-Kimden ve neden korkayım? Bu adı yazıp, gerçekliğine inendim. Ve üzerimde taşıyorum. Beni Hak Teâlâ her türlü kaza e balalardan koruyacaktır.”
Bir de şunu anlatırlar;
“Allah’ın veli kullarından Eba Ali El Dekkak, Hak Teâlâ’ya şöyle bir duada bulunur;
“Allah’ım! Bazı salih kullarına onbin dinar İhsan edeceğini ittim. Allah’ım benim de paraya çok ihtiyacım var. Eğer harcayamazsam yine sana geri veririm. Sen de bu parayı fakirlere vermek istersen yine bana verirsin.” Bu kimse, kendisine para lam oldukça, Allah’tan ister Allah’ta onun isteğinden daha fazlasını verirmiş. Çünkü Allah ihsan sahibidir. Vermeyi sever” isteyin vereyim” diyor.
Bu adın ayıca kıymeti 998’dir. (Ha) ve (za) harfleri birbirlerini korumaktadır. Bu bir tekin eşi olup, parçaları eksiktir. Ve Allah’ın iki yüce adları olan (Ahad-Hafız) adlarının işaretidir.
EL-HAFÎZ isminin zikri (998) adettir. Zikir saati Zühal; günü Cumartesi’dir.
Cumartesi günü Zühal saati, sabah güneş doğarken ve yaklaşık ikindi namazı sonrasıdır. Gece ise saat 06.00 yani tam gece yarısıdır.