El – Hadi

hadi

EI-HÂDİ: Her şeye istikamet kazandıran, yol gösteren, yön veren; kullarına hidayet veren, doğru yola ulaştıran.

Bu konudaki ayetler dikkatinizi çekmek isterim. İlkönce şunu iyi bilmek lazım:

“Allah, kimi saptırırsa artık onu doğru yola iletecek kimse yoktur. Allah, onları azgınlıkları içinde bırakır, bocalayıp dururlar.”(A’raf, 7.186)

Bir sonraki adımda ise yine şu konuyu bilmek gerekir: “Körleri sapıklıklarından vazgeçirip doğru yola ge­tiremezsin. Ancak âyetlerimize inanıp da Müslüman olmuş olanlara duyurabilirsin.”(Neml, 27:81)

Allah’ın işlerini, verdiği misalleri beğenmemek de insa­nın sapıtmasına yol açar:

“Allah, bir sivrisineği, ondan daha da ötesi bir varlığı örnek olarak vermekten çekinmez. İman edenler onun, Rablerinden (gelen) bir gerçek olduğunu bilirler. Küfre saplananlar ise, “Al­lah, örnek olarak bununla neyi kastetmiştir?” derler. (Allah) onunla birçoklarını saptırır, birçoklarını da doğru yola iletir. Onunla ancak fâsıkları saptırır.”(Bakara, 2:26)

Düşüncesizce sarf edilen bir söz bile bazen Allah’ın gayretine dokunabilir:

“Birtakım kendini bilmez insanlar, “Onları (Müslümanları) yönelmekte oldukları kıbleden çeviren nedir?” diyecekler. De ki:”Doğu da, Batı da Allah’ındır. Allah, dilediği kimseyi doğru yola iletir.’r(Bakara, 2:142) “İnsanlar tek bir ümmetti. Allah, müjdeciler ve uya­rıcılar olarak peygamberler gönderdi ve beraberlerin­de, insanların anlaşmazlığa düştükleri şeyler konu­sunda, aralarında hüküm vermek üzere kitapları hak olarak indirdi. Kendilerine apaçık âyetler geldikten sonra o konuda ancak; kitap verilenler, aralarındaki kıskançlık yüzünden anlaşmazlığa düştüler. Bunun üzerine Allah iman edenleri, kendi izniyle, onların hakkında ayrılığa düştükleri gerçeğe iletti. Allah, dile­diğini doğru yola iletir.”(Bakara, 2.213)

Kibirlenmek ve böbürlenmek hidayet ve imanın düş­manı, dalaletin davetçisidir:

“Allah, kendisine hükümdarlık verdi diye (şımarıp böbürlenerek) Rabbi hakkında İbrahim ile tartışanı görmedin mi? Hani İbrahim, “Benim Rabbim diriltir, öldürür.” demiş; o da, “Ben de diriltir, öldürürüm” de­mişti. (Bunun üzerine) İbrahim, “Şüphesiz Allah güne­şi doğudan getirir, sen de onu batıdan getir” deyince, kâfir şaşırıp kaldı. Zaten Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.”(Bakara, 2.258)

Sadakayı başka kakmak, gösteriş için vermek, gönül kırmak, yapılan işleri boşa çıkarıp hidayetin gitmesine, kü­für ve sapıklığın gelmesine açık bir davetiyedir:

“Ey iman edenler! Allah’a ve ahiret gününe inanma­dığı hâlde insanlara gösteriş olsun diye malını harca­yan kimse gibi, sadakalarınızı başa kakmak ve gönül kırmak suretiyle boşa çıkarmayın. Böylesinin durumu, üzerinde biraz toprak bulunan ve maruz kaldığı şid­detli yağmurun kendisini çıplak bıraktığı bir kayanın durumu gibidir. Onlar kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. Allah, kâfirler topluluğunu hidayete erdirmez.”(Bakara, 2.264)

Hidayet konusunda Peygamberimizin istemesi de de­mek ki bir yere kadar:

“Onları hidayete erdirmek sana ait değildir. Fakat Allah, dilediğini hidayete erdirir…”(Bakara, 2:272)

“(Resulüm!) Sen sevdiğini hidayete eriştiremezsin; bilakis, Allah dilediğine hidayet verir ve hidayete gire­cek olanları en iyi O bilir.”(Kasas, 28:56)

Peygamberimiz (s.a.v), amcası Ebu Talib’in bile hidaye­tine vesile olamazsa, hidayete ulaşmak bir hayli zordur ve bu yol epeyi çetindir. Zaten Efendimiz o konuda bir hayli mustarip idi. Bu ayetin sırf onu teselli etmek için nazil ol­duğu da bildiklerimiz arasında…

Bazı kimselerin ve toplumların durumu da içler acısı. Çünkü onlara artık hidayet kapısı kapanmıştır:

“İman ettikten, Peygamberin hak olduğuna şahit­lik ettikten ve kendilerine açık deliller geldikten sonra inkâr eden bir toplumu Allah nasıl doğru yola eriştirir? Allah, zalim toplumu doğru yola iletmez.”(ÂI-i İmran, 3:86)

Peki Allah kimleri sever ve kimleri hidayete getirir:

” Allah, onunla rızası peşinde olanları selâmet yollarına iletir ve onları izniyle, karanlıklardan aydınlı­ğa çıkarıp kendilerini dosdoğru bir yola iletir.” (Maide, 5:16)

Kimlerin dostluğu ve yarenliği bize zarar verir de hida­yetimizi engeller:

“Ey inananlar! Yahudi ve Hristiyanları dost edinme­yin. Onlar birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onla­rı dost edinirse, kuşkusuz o da onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğunu doğruya iletmez.”(Maide,5:51)

“Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan, O’nun verdiği peygamber­lik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah, seni in­sanlardan korur. Şüphesiz Allah, kâfirler topluluğunu hidayete erdirmeyecektir.”(Maide, 5:67)

Fâsıklara, kafirlere, zalimlere ve Allah’tan sakınıp kork­mayanlara hidayet yolu kapalı:

“Bu (usul), şahitliği lâyıkıyla yerine getirmeleri ve yeminlerinden sonra başka yeminlere başvurulaca­ğından endişe etmelerini sağlamak için en uygun ça­redir. Allah’a karşı gelmekten sakının ve dinleyin. Al­lah, fâsık toplumu doğruya iletmez.”(Maide, 5:108)

Müşriklere, Allah’a ortak koşanlara da hidayet yolu ka­palıdır:

“İşte bu, Allah’ın hidayetidir ki, kullarından diledi­ğini buna iletip yöneltir. Eğer onlar da Allah’a ortak koşsa- lardı, bütün yaptıkları boşa gitmişti.”Dünyayı sevip zevke eğlenceye, paraya pula dalanlara ve onlara tapar gibi seven fâsıklara da hidayet yolu kaplı­dır:

“De ki:”Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, kazandığınız mallar, kesata uğra­masından korktuğunuz bir ticaret ve beğendiğiniz meskenler size Allah’tan, peygamberinden ve O’nun yolunda cihattan daha sevgili ise, artık Allah’ın emri gelinceye kadar bekleyin! Allah, fâsık topluluğu doğ­ru yola erdirmez.”(Tevbe, 9.24)

Münafıklara ve Kafirler çok büyük uçurumda. Kimse onların yerinde olmak istemezdi doğrusu! Baksanıza, on­lar için 70 kere af dilesen de affetmem diyor şanı yüce Al­lah:

“Onlar için ister bağışlanma dile, ister dileme (fark etmez.) Onlar için yetmiş kez bağışlanma dilesen de, Allah onları asla affetmeyecektir. Bu, onların Allah ve Resulünü inkâr etmiş olmaları sebebiyledir. Allah, fâsık topluluğu doğru yola iletmez.”(Tevbe, 9:80) Hidayet konusunda daha bir sürü ayeti kerime var. Hepsini burada vermemiz mümkün değil. Sadece birkaçı­nı verebildik ki, okuyucularımızın bir fikri olsun…

“Allah, esenlik yurduna çağırır ve dilediğini doğru yola iletir.”(Yunus, 10.25)

Çok merak edilen konulardan biri de her ümmete on­ların dilini konuşan bir peygamber gelip gelmediğidir. İşte cevabı:

“Biz her peygamberi, ancak kendi kavminin diliyle gönderdik ki, onlara (Allah’ın emirlerini) iyice açıkla­sın. Allah, dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahi­bidir.”(İbrahim, 14.4)

Peygamber gönderilmeyenlere de azap edilmeyeceği gene Kur’an’da bildirilen bir husus.

Buna rağmen inanmamışlarsa inandırmak mümkün değil, hidayet erişmesi lazım ki, o da Allah’ı inkar edip ga­zabını üzerlerine çektikleri için mümkün görünmüyor: “Sen onların doğru yola erişmelerine aşırı istek göstersen de şüphesiz Allah saptırdığı kimseyi doğ­ru yola iletmez. Onların yardımcıları da yoktur.”(Nahl, 16.37)

Şunu anladık ki, İslam bir nur ve Kuran bir hidayet kay­nağı. Peygamberimiz de bizim için bir şefkatli rehber. Al­lah bizi o rehberden ayrımasın…

Parlak bir gizliliği yüksek bir görünümü olan bu adın anılmasında büyük yararlar vardır. Nurlu yolda yürüyenler için de değeri çok büyüktür. Bu adın vıfkını yazıp adı da çokça ananlar ve bu vıfkı üzerlerinde taşıyanlar her işlerinde başarılı olurlar.

Bu vıfkı gümüş bir yüzük veya bir mühür üzerine kazdırıp, üzerinde taşıyanlar işlerini kolaylıkla yaparlar. Ayrıca annesinin memesini emmeğe başlar.

Yolculuk yapan bir kimse herhangi bir şekilde yolunu kay-beden veya şaşırırsa bu adı anınca Hak Teala ona gideceği yolu gösterir.

Karanlıkta kalan ve korkup telaşlanan bir kimse de bu adı anıp “Allahım! Bana ne yapacağımı bildir” diye dua ederse yine Hak Teala o kimseye yolunu göstermiş olur.

Bir çarşamba gününün ilk saatinde ve ayın bedir halinde bulunduğu, parlak bir vaktinde bir ağaç kavununun yaprağı ile tütsülenirse bu yazı o meyvenini üzerinden silinmez. Hal ve cez¬be sahibi kimseler için bu hayret verici bir gizlilik taşır.

Bu adın sayıca kıymeti 163tür. Çiftin çifti bir tek fazladır. Parçası 22’dir. Ve Hak Teala’nın Hasib adının işaretidir. Bu da Allah’ın Müfhim adının işaretidir. Cenabı Hak yolunu kaybedenleri yolunu göstericidir.

Bu adın vıfkı aşağıdadır.

hadi_vefk

EL-HÂDİ isminin zikir âdedi (20); Zikir saati Güneş; zikir günü Pazar’dır. Büyük Ebcede göre (20×20=400) olarak okunması daha etkili olur.

1. EL-HÂDİ ismini her gün (400) defa okumaya devam eden kimse, Cenab-ı Hakkın gizli ve açık birtakım lütuf ve inayetlerine mazhar olur, bütün işlerinde başarı elde eder.

2. Birbirlerini sevmeyen arkadaş ve dostlar, karı-koca, iki kardeş, görümce ve elti, kayınvalide ve gelin vs. kim­seler için temiz bir kaseye (20) defa yazıp, üzerine (1600) kere “Y HÂDΔokunarak, haberleri olmadan içirilse, arası düzelir, dargınlık, kıskançlık, kırgınlıkve nefret gider, yerini dostluk, kardeşlik, sevgi ve barış alır.

3. Bu ismi sürekli okuyup vird edinen kimsenin eşi ve çocukları kendisini severler, itaat ederler ve bağlanırlar.

4. Herhangi bir idareci veya amir bu ismi vird edinse emri altındakilerin itaatini sağlar. Sevgi ve muhabbetleri­ni kazanır, emirlerini rahatça ve hiç yüksünmeden yerine getirirler.

Diğer Esmaül Hüsna Açıklamaları

El – Hasib

El – Halim

El – Hamid

El – Hafiz

error: emeğe saygı lütfen !!