Esma'ül Hüsna ile ilgili en detaylı bilgi kaynağı…
EL-ALİYY: Her şeyiyle yüce ve yüksek olan. Büyüklüğü, yüceliği, ilmi sonsuz olan..
“Allah bir insanla ancak vahiy yoluyla veya perde arkasından konuşur. Yahut da bir elçi gönderir de izniyle ona dilediğini vahyeder. Şüphesiz ki O çok yücedir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Şûra, 42:51)
Kendisi yüce ve yüksek olan, şanı büyük ve yüce olan Allah, bu ismin gölgesinde yol alıp yücelmek ve yükselmek isteyen kimseleri, ismi hürmetin yüceltir. Çünkü dünyevi veya uhrevi bütün makamlar ve mevkiler O’na aittir. Dilediğiniz aziz eder, dilediğini de zelil. Kulun haddini bilmesi ve hiçbir şekilde şımarıklığa ve doymuşluk hissine kapılmaması lazımdır. Bu durumda bulunan bir insan, kısmen de olsa kemale ermiş, ya da kemal ufkuna doğru yola çıkmış demektir ki, böyle bir yerde bulunan kimse, kim olduğunu ve kimin eliyle yücelip yükseldiğini asla unutmamalı, haddini bilip, hududunu aşmamalıdır.
Unutmamak gerekir ki, Cenab-ı Hak, insanlara bazen imtihan için önemli makam ve mevkiler de verebilir.
“İnsan hak etmeden elde ettiğini, layık olmadan da kaybedebilir” gerçeğini unutmadan, kendisinden beklenenleri yerine getirmeli; gurur-kibir gibi öldürücü afetlerle, insanı çürüten süfli duygulardan, düşüncelerden temizlenmeli tevazu ve mahviyetten ayrılmamalıdır. Allah’ın azamet ve büyüklüğünü güç ve iktidarını, ilmini ve iradesini, derin nüfuz ve idareciliğini kısaca, yüceliğini anlatan şu ayetlerin üzerinde durup düşünmek gerekir:
“Allah görünmeyeni de bilir, görüneni de. Büyüktür ve yücelerden yücedir. Sizden sözü gizleyenle açığa vuran, gece gizlenenle gündüz açığa çıkan, O’nun açısından eşittir (hepsini görür ve bilir). Her insan için önünden ve arkasından takip edenler vardır. Allah’ın emrinden dolayı onu gözetirler. Allah bir kavme verdiğini, o kavim kendisini bozup değiştirmedikçe değiştirmez. Allah bir kavme de kötülük murat etti mi, artık onun geri çevrilmesine de imkan yoktur. Onlar için Allah’tan başka bir veli de bulunmaz. Size korku ve ümit içinde şimşeği gösteren ve o yağmur yüklü bulutları meydana getiren 0’dur.”(Ra’d, 13:9-12)
Bildiğiniz gibi, “En güzel isimler” Allah’a aittir. Allah sonsuz güzellik ve sonsuz yücelik sahibidir. İnsan, Allah’ı ancak kendisinin bildirdiği kadarıyla tanıyabilir, büyüklük ve yüceliğini ancak Kuran ayetleriyle idrak edebildiği kadar takdir edebilir. Biz her ne kadar takdir etsek de hakkıyla onu tanıyamadığımız için takdir etmemiz de sınırlı olacaktır. Zaten bu husus bir ayette, “Allah’ı hakkıyla takdir ede- mediler”şeklinde ifade edilmektedir. Bizim bu acizliğimize karşılık yüce Rabbimiz, kendisini ve yüceliğini bize anlatarak,”Ayet’el-Kürsî”de şöyle tanıtmaktadır:
“Allah… O’ndan başka ilah yoktur. Diridir, Kaimdir. O’nu uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerde ne
varsa hepsi O’nundur. İzni olmaksızın O’nun Katında şefaatte bulunacak kimdir? O, önlerindekini ve arka- larındakini bilir. (Onlar ise) Dilediği kadarının dışında, O’nun ilminden hiçbir şeyi kavrayıp-kuşatamazlar. O’nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp-kuşat- mıştır. Onların korunması O’na güç gelmez. O, pek Yücedir, pek büyüktür.” (Bakara, 2:255)
Bu ad içinde de Allah’ın azametli adının harflerinden bir harf vardır.
Bu addaki sır, ihtiyaçların elde edilmesi ve yüksek mevkilere ulaşabilmesi için çokça anılmasındadır.
Bu adın hizmet meleğinin çağrıldığında çok çabuk icabet edeceği bilinmektedir. Hizmet meleğinin adı (Atyail) dir ve komutasında 3 büyük yardımcı melek bulunmaktadır. Bu üç meleğe 110 ar melek yardım etmekte ve 110 adet meleğe de yine her birine 110 melek hizmet etmektedir. Bu meleklerin ödevleri kulların amellerini hemen Allah’ın katına iletmektir. Bu melekler günün yirmi dört saatinde durmadan bu işle uğraşırlar.
Bu adın hizmet meleğini davet edip, kendisinden faydalanmak isteyen kimselerin bu adı çokça anıp, aşağıdaki duayı da okumaları lazımdır.
Duanın okunuşu:
“Ya Aliy! Entel a’Ia ellezi akamte li zatike elkülliyete vel ki-briya arefet nefsüke halkuke fela Celale illa Celalüke ve entel münezzehti an en yekünel kebirü bi tekebbürü kibriyaü, ya Aziz! Ya Çelil! Cellet zatüke ve azümet sıfatüke, Es’elüke bisir-ri üluvvi azametüke fi makami-ttemkini ve bi hafaya azametü kibriyaüke ve mahallil yakıni ve bi inbisatı nuru vehüke ve bekaüke ve behaüke fi mevatınil kevneyni ve tec’aleni mütereffian an zulmeti tefasilül kevni ila ziyai nurül cem-i ve -ssavni, ve en terzukani min siati kürsiyyike zatiyyeten tesaü fiha ehlü-ssemavati vel ardi, ve en tesüni min nuri mecdike li-basen yestürni fi yevmil ardi ve en tazulleni bi zıllike-zzalilü fimevzii-ttehalli ve-ttecelli inde tebdili arzul ardi bi arzıl arzı yev-me la zıllün illa zıllüke, vecalni kamilezzati bidevamil vücudul ayni bi müşahedeti asarü sun’ike ve ruyetel meşhudi, ve fe en-tel mütealli ilmen, ve basitün cenabeke ala evliyaike te-faddülen ve hilmen ya Rabbel Alemin…”
Hak Teâla bu adı sürekli anan kimseleri başkalarına muhtaç edip el açtırmaz. Ayrıca bu adı ananlar başkaları tarafından sevilip sayıldıkları gibi, sözlerinde de hikmet ve mantık hâkim olur. Hak Teâla bu kimseler bilginin kapılarını açar ve onlara ilmin inceliklerini açıklar.
Aliy adını çokça anan kimseler, girdikleri meclislerde itibarlı kimseler olacakları gibi, büyük bir saygı da görürler. Özellikle şeyhler, dini makam sahipleri, ilim adamları, öğrenciler için bu adın içeriliğinde çok parlak bir gizlilik vardır.
Eğer bu ada bir de Âlim adı eklenirse, o cümlede en güzel manalar anlatılmış olur.
Bu adın vıfkını altın bir levhaya kazıyıp, bunu amber ve ödağacı ile tütsüledikten sonra üzerinde taşıyan bir kimseye görenler boyun eğip itaat ederler. Bu vıfkın bir benzerini ikinci Abbasi Halifesi Saffah’dan sonra gelen halifelerin hepsi üzerinde taşımışlardır. Bu suretle de hâkimiyetleri Hak Teâla tarafından korunmuştu.
Abbasi Halifelerinden Me’muna;
“-Padişahım! Acem şahı, senin üzerine geliyor. Me yapmayı düşünüyorsun” diye sormuşlar. Halife elinde taşıdığı, üzerinde Allah’ın iki yüce adı yazılı yüzüğü göstermiş ve
“-Bu adlar benim üzerimde bulunduğu sürece Allah’ın inayetiyle, hiç kimse bizimle başa çıkamaz.” Cevabını vermiş ve eklemiş:
-Çünkü bu yüzük ayın göründüğü şerefli bir vakitte yazılmıştır.
Bu adın sayıca kıymeti 120’dir. Bunun 20 sayısı yüksüklerdeki çıkışı, 100 sayısı da dostlarının kavrayışlarını belirtir. Hak Teâla bu konuda şöyle buyurmaktadır:
“-Vallahü Min Varaihim Muhit” Bu ayet kâfirler hakkında inmiştir. Meali şöyledir; “Allah onları arkalarından kuşatır” demektedir ki, hiç bir vakit kurtulunamaz. Hak Teâlâ’nın her şeyde izi vardır. Onun herkese görünmemesi, hicap perdesini kaldırmaması hikmetinden ileri gelmektedir. Yukarıdaki sayı kendisinin ihtisasına işarettir. Çünkü Allah hikmetle sıfatlıdır, yükseklikle değil, Hak Teâlâ aşağıdaki ayette, bu konuya dair şöyle buyuruyor;
Bu ayetin meali şöyledir;
“O yanınızda bulunan ana kitapta tespit edilmiştir. onun şanı yüce hikmetle doludur.” Bu çift sayılardandır.
Tek sayısının parçaları 42 fazladır. Bu sayıya bir o kadar daha ekleyecek olursak, o zaman Aliy ve ya Al’a olur ki o hikmet sahibi anlamı taşır. Harflerinin adı 200’dür. Ve Hak Teâla’nın (Malik-ül Mülk) adının bir işaretidir.
Bu adın yedili ve dörtlü iki vıfkı aşağıda görülmektedir.
EL-ALİYY isminin zikri (110) adettir. Zikir saati Güneş, günü Pazar’dır. Yani: Sabah güneş doğarken ve ikindi namazı sonrası.