Esma'ül Hüsna ile ilgili en detaylı bilgi kaynağı…
ED-DÂRR: Hikmeti gereği elem ve zarar verici şeyler yaratan demektir.
Buna sıkan, boğan bunaltan, imtihan eden ve eleyen anlamlarını da ekleyebiliriz. Çünkü hayat bir imtihan olarak yaratılmış ve insanlar bu imtihanın en önemli unsurlarından biridir. İnsanların ve cinlerin iyisi kötüsünden, mümin kafirinden ayrılıncaya kadar burada kısa bir süre de olsa belli sıkıntılara maruz kalacak ve bu hayat yaşanacaktır. En sevdiğini de dener Allah en sevmediğini de. İmtihanın sebebi ise, madenlerin içindeki gerçek cevheri ortaya çıkarmak gibi, insanların içindeki gerçek cevheri ortaya çıkarmaktır. Bakırla kömür, altınla demir birbirinden ayrılmalıdır ki, işe yarayan kısmı kalsın işe yaramayan kısmı gitsin.
Bir kuyumcu, altına şekil verip kollarda, bileklerde, kulaklarda taşınmasını sağlamak için 1.000, 1500 derece, belki de daha fazla sıcaklıktaki ateşin içine atar ve onu kalıba dökecek şekilde eritir, içindeki diğer maddeleri ayrıştırır. Sonra da ona şekil verip işler ve istediği hale koyar. İşte yüce Rabbimiz de bizleri imtihan eder ki, bununla inanan ve inanmayan iyi ve kötü birbirinden ayrılsın; cennete girip orada yaşayacaklar belli olsun ve cehenneme uygun olanlar da oraya doğru ayrılsınlar. İşte şu ayet bu durumu anlatıyor:
“Yoksa siz, sizden öncekilerin başına gelenler, sizin de başınızai gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Peygamber ve onunla beraber mü’minler, “Allah’ın yardımı ne zaman?” diyecek kadar darlığa ve zorluğa uğramışlar ve sarsılmışlardı. İyi bilin ki, Allah’ın yardımı pekyakındır.”(Bakara, 2.214)
Bizden evvelkilerin başına gelenler bizim başımıza gelmeden cennete gireceğimizi mi sandık? Öyle kolay mı?
Ne geldi acaba diyecek olursak karşımıza çok acı manzaralar çıkar. Çünkü bir peygamberin sabrını zorlayıp “Ne zaman Allah’ın yardımı?”diyecek kadar bir sıkıntı çekilmişse bu, sıradan bir sıkıntı değildir. Bıçağın kemiğe dayandığı an söylenir bu söz veya mumun yanıp tahtaya dayandığı an… Yapacak başka bir şey kalmamış, her sebep sükut etmiş, her vesile bitmiş, Allah’tan başka bir sığınak ve dayanak kalmamıştır ki, bu söz söylenmiştir. Ancak buna rağmen inkar yok, ümitsizlik yoktur. Çünkü inkar insana zarar ve ziyandan başka bir şey kazandırmaz ve huzur getirmez, sükunet vermez:
“Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler, onu gereği gibi okurlar. İşte bunlar ona inanırlar. Onu inkâr edenlere gelince, işte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.”(Bakara, 2.121)
Şu ayetlerde dikkat çekilen hususlara da bir göz atalım: “Onlar size eziyetten başka bir zarar veremezler. Eğer sizinle savaşmaya kalkışsalar, size arkalarını dönüp kaçarlar. Sonra onlara yardım da edilmez.”(ÂI-i İmran; 3:111)
“Size bir iyilik dokunursa, bu onları üzer. Başınıza bir kötülük gelse, ona sevinirler. Eğer siz sabırlı olur,Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız, onların hileleri size hiçbir zarar vermez. Çünkü Allah onların işlediklerini kuşatmıştır.” (Âl-i İmran, 3:120)
Kainatta hayır ve şer, zararlı ve faydalı, şeytan ve melek iç içedir. Ancak, zararı ve zararlıyı yaratmak zarar; şerri ve şerliyi yaratmak da şer değildir. Kısaca kötüyü ve kötülüğü yaratmak kötü değildir diyebiliriz. Bunlar bir denge unsuru olarak vardır ve olmak zorundadır. Çünkü eşya ancak zıddıyla bilinir. Gece olmasa gündüzü, kötü olmasa iyiyi bilmez ve takdir etmezdik.
Bu nedenle bunların yaratılması değil, işlenmesi şer ve kötüdür. Şeytana uyulmadığı takdirde şeytanın kimseye bir zararı olmaz; ancak hiç yaratılmasaydı, imtihan da olmaz ve melek gibi insanlarla, şeytana uyup şeytanlaşan, hatta ondan ileri geçenleri de bilemez, ayırt edemezdik. Hz. Ebu Bekir ile Ebu Cehil arasındaki farkı anlayamazdık.
Bu adın içinde de Allah’ın azametli adının bir harfi vardır. Hizmet meleğinin adı Hz. (Hamastail)dir. Bu meleğin 4 yardımcı meleği bulunmakta ve bu meleklerin her biri (1001) melekten meydana gelen birliklerden (1001 )er kısmına komuta etmektedirler.
Bu adı devamlı olarak anan kimseye, bu adın hizmet meleği iner ve dileğini yerine getirir.
Duanın okunuşu:
“Yâ Dâr! Entel müntakimü min ehlil cühudi vel künudi, ve entel kahirü mimmen temerrede ve nakazel uhudi, ve entel müzillü limen delese fi dinike, es’elüke bi azimi re’fetike ve bi kayyumi satvetike en tedfea anni dayrel vükufi maa men sivake ve terzukani müşahedeti vechike ve en la era illâ iyyake verzuknil iyyabettâmmü minke li efüze bi sitri merdâtüke vel fevze bi sırrı hayatüke yâ Rabbel Alemin…”
Bir toplulukdaki kimseler içlerinden gelen yüksek bir aşk duygusu ile Hak Teala’ya yönelip, Ve Allah’ın bu adına yakışacak biraz zamanda, bu adı anarlarsa, hastalıkları ve musibetleri istenen başka topluluk veya kimseler üzerine, istenilen musibet ve hastalıklar verdirilmiş olur.
Bu adın sayıca kıymeti sözlü olarak 1001’dir. Bu birinci sayıdır. Rakamla kıymeti de 1100 olur ki, bu kesin ve değişmez bir sayıdır. Parçası 1652’dir. Ve HakTeala’nm (Gani-Mecid) adlarının işaretidir.
Bu adla bir kimse için istenilen zarar, o kimsenin bilgi ve kavrama yeteneği ölçüsünde gerçekleşir. Bu sıfatları çok olan kimseler az oranlara oranla daha çok etkili olurlar.
Bu adı kullanacak olanlarsa, insana zarar verecek şeyyerin zarar görecek olan kimsenin hesabına yararlı olmasının sağlanması lazımdır. Bu takdirde yapıyan işler, belki de Hak Teala tarafından yapan hesabına sevap olarak kaydedilir.
Bir insanın bir düşmanı da olsa, eğer o düşmanın kendisine ne zararı ve ne de faydası dokunmuyorsa, ona zarar vermeğe kalkışması, kendisinin cehaletine verilir. Ve o zaman bu zarar kendisine döner.
Ebu Abdullah El Kafi Hazretleri der ki;
“Ayın Cumartesi gününün ilk saatinde kurşun bir levha üzerine bu adı kazıyarak, bu adın sayıca kıymeti kadar da bu levhaya bakıp, bu adı anar ve Allah’a dua ederse o kimse niyet
ve maksadına erişmiş olur. Allah’dan bu yücde adla kendisi veya bir başkası için bir rızk isteyen kimseler en kısa zamanda rızıklanmış olurlar.
Bu adın vıfkı aşağıdadır.
ED-DÂRR isminin zikri (1001) adettir. Zikir saati Merih; zikir günü Salı’dır.
1. Bu isim de “EL-KAHHAR, EL-CEBBAR, EL- MÜNATKİM” gibi isimlerdendir ve hak edenlere zarar vermek, özellikle dine musallat olanları def etmek için okunan isimlerdendir.
2. Belirtilen esaslara uygun olarak, kim bu ismin zikrine devam ederse, kendisine düşmanlık edip kin besleyenler, kısa bir süre sonra dağılıp perişan olurlar. Düşmanlığa.devam edenler ise kısa bir süre sonra helâk olurlar.
3. Her Cuma gecesi (100) kere “YÂ DÂRR” diye zikreden kimse, Cenab-ı Hakka yakın olur; her türlü zarardan korunur