Esma'ül Hüsna ile ilgili en detaylı bilgi kaynağı…
Levh-i Mahfuz, Arapça’da “korunmuş levha” anlamına gelir ve İslam’da olmuşların, olanların ve olacakların yazıldığı manevi bir levhayı ifade eder. Allah’ın ilim sıfatıyla doğrudan bağlantılıdır ve hiçbir müdahaleyle değişmez ya da bozulmaz. Kur’an’da “Ümmü’l-Kitap” (Ana Kitap), “Kitabun Hafîz” (Koruyan Kitap), “Kitabun Mübin” (Apaçık Kitap) gibi isimlerle anılır. İnsanların kaderini de içerdiği için “Kitabu’l-Kader” (Kader Kitabı) olarak da bilinir.
Kur’an’da yalnızca bir ayette adı geçer: “O (Kur’an), Levh-i Mahfuz’dadır.” (Buruc, 88/22). Ancak birçok ayette nitelikleri belirtilir:
Levh-i Mahfuz, her şeyin yazılı olduğu ilahi bir levhadır. Şu şekilde tanımlanabilir:
İnsandaki küçük örneği hafızadır. Hafıza, yaşadığımız her şeyi (gördüklerimizi, duyduklarımızı, öğrendiklerimizi) depolar ama dolmaz. Dağlar, denizler, yıldızlar bile bu mercimek büyüklüğündeki et parçasında saklanır. Hafıza, zekânın hazinesi ve ahirette şahitlik edecek bir belgedir. Levh-i Mahfuz da benzer şekilde, kâinatın büyük hafızasıdır ve Allah’ın “Hafîz” (koruyan) ismi her ikisinde tecelli eder.
Niçin Kullanılır?
Levh-i Mahfuz’un varlığı, Allah’ın ilim ve kudretini gösterir. Meleklerin, evliyaların ve müminlerin bu levhayı farklı şekillerde müşahede etmesi, ilahi düzenin bir yansımasıdır.
Bazı kişiler, her şeyin Levh-i Mahfuz’da yazılı olduğunu akıllarına sığdıramaz. “Yazılma” kelimesini harflerle kaleme alma sanmak yanlıştır:
Levh-i Mahfuz’da her şey varken melekler neden yazar?
Levh-i Mahfuz’un varlığı, Allah’ın sonsuz ilmini yansıtan bir ekran gibidir. Meleklerin yazması ise, insanın sorumluluğunu belgelemek içindir.